Ak Kanatlı Kazın Hikayeleri (III)

Ak Kanatlı Kazın Hikayeleri (III)
Ak Kanatlı Kazın Hikayeleri (III)NameAk Kanatlı Kazın Hikayeleri (III)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Ak Kanatlı Kazın Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionFontaine'de oldukça popüler olan kısa bir peri masalı. Çocukların çoğu hoş bir şekilde çizilmiş bu kitabın kapağını görünce, bunun gerçekten de efsanelerdeki Madam Ak Kanatlı Kaz tarafından yazıldığını sanır.

Table of Content
Item Story
Obtained From
Gallery

Item Story

Bay Tilki ile Kurmalı Muhafız

Bundan çok ama çok uzun zaman önce Bay Tilki ile Kurmalı Muhafız sıkı dostlarmış.
Bay Tilki başarılı bir hırsızmış. Kurmalı Muhafız da... Bir muhafızmış işte. Adı yeterince açıklayıcı değil mi zaten?
Ne var ki bu çok uzun zaman önceymiş. Gerçi hâlâ oldukça iyi arkadaşlar. İşleri ve sosyal statüleri ne olursa olsun bu durum asla değişmeyecek.
Kurmalı Muhafız her zaman biraz endişeliymiş. Zaman içinde mekanizmaları eskimiş, içindeki endişe ise bir balon gibi büyüdükçe büyümüş, bir domuz yavrusu gibi ağırlaştıkça ağırlaşmış. Kurtulmak için ne kadar çabalasa da bu his, tıpkı Bay Tilki'nin sevimli kuyruğu gibi peşini bırakmamış. Öyle ki bu, oldukça endişe verici bir hale dönüşmüş.

Kurmalı Muhafız bu durumu yakın dostu Bay Tilki'ye anlatarak içinde büyüyen bu endişe hakkındaki kaygılarını dile getirmiş. "Ben çok uzun zamandır hayattayım. Çok kişiyle tanıştım, çok kişiyle vedalaştım. Zor zamanlar geçirdim, birbirinden komik şakalar duydum, sonra hepsini unuttum ve bunların tümünü bir kez daha baştan yaşadım. Benim gibi bir makina için unutmak kolay olmasa da hepsi yavaş yavaş silinip gidiyor."
Bay Tilki dostunun bu endişelerini dinlemiş. Nasıl bir tavsiyede bulunacağını zaten biliyormuş: "Böyle uzun bir hayat sürmek seni unutkan ve bitkin birine dönüştürdüyse belki de ölme vaktin gelmiştir. Böylelikle yaşadığın hayatı da gerçek kılabilirsin."
"Sevgili pofuduk dostum," demiş Kurmalı Muhafız. Alaşım şapkasını çıkarıp derince bir iç çekmiş. "Sen yıllar önce Bayan Kurbağa'nın makyaj masasından Ölümü çalmamış mıydın? Hatırladığım kadarıyla oldukça büyük bir kargaşa çıkmıştı. Bu dünyada yaşayanlar, nasıl öleceklerini unutmuşlardı."
Herkesin bildiği gibi Bayan Kurbağa, Ölümün elçisidir. Çirkin, soğuk ve can sıkıcı olan her şeyin kraliçesidir. Ölüm denen o soğuk mücevherin koruyucusu da odur.

"Ah, o zamanlar pek gençtim. Bayan Çakal'a delicesine aşıktım. Ona dünyanın en değerli hazinesini hediye etmek istedim."
"Sonra ne oldu?"
"Bunu başardım ama o öldü."
Ölüm, Bayan Çakal'ın avuçlarının arasından kayıp yere düşerek parçalara ayrılmış. O parçalar eriyerek toprağa karışmış ve onları bir daha gören olmamış. Bu olaydan sonra dünyadaki canlılar o zamana kadar ölmesi gereken herkesle birlikte bir kez daha ölümü tatmaya başlamış. Tabii Bay Tilki hariç. Onun da ölmesi gerekirmiş ama ölmemiş ve yaşamaya devam etmiş.

"Bu dünyada hâlâ ölüm var! Yalnızca onu arayıp bulmamız gerekiyor!" Böylece Bay Tilki, tüylü patisiyle Kurmalı Muhafızın soğuk, metal elinden tutmuş ve evleri belledikleri şehri arkalarında bırakarak Ölümü aramak için yola koyulmuşlar.
Dünyanın dört bir yanını gezmişler, Bay Tilki'nin o güzel kırmızı tüylerine aklar düşene kadar arayışlarına devam etmişler. Kurmalı Muhafızın gururu, neşesi ve resmi muhafız rozeti paslanana kadar aramayı sürdürmüşler ve sonunda Bayan Kurbağa'nın yaşadığı yeri bulmuşlar.

Muhafız kapıyı çalarak "Bayan Kurbağa? Bayan Kurbağa?" diye seslenmiş.
Bayan Kurbağa siğil kaplı buruşuk elini uzatarak yavaşça kapıyı açmış.
Bay Tilki şapkasını çıkararak "Sevgili Bayan Kurbağa, sizi tekrar rahatsız ettiğim için kusura bakmayın ama değerli dostumun büyük bir derdi var ve bu derdin tek çaresi de sizin elinizde." demiş.
Harabe ev, kulak tırmalayıcı bir sesle yankılanmış: "Bayan Kurbağa Ölümün ne kadar tatlı olduğunu pekala bilir. Dostun Ölümü arıyorsa onu burada bulamayacağını bilmelidir."
"Hayat çay, Ölüm de şeker değildir. Sonsuza kadar yaşayanlar, bu ikisinin tadını birbirinden ayırt edemez. Ne var ki sen mekanik bir kalbe ve dile sahipsin, her yeniden başlatıldığında ikisini de bir kez daha tadıyorsun." Bayan Kurbağa oyalı örtünün altındaki Ölüm denen soğuk mücevheri çıkarmış ve elini Kurmalı Muhafıza doğru uzatmış. "Yaklaş genç muhafız, yaklaş. Herkesin bir sınavı var, ancak kimse yenilgiyi böyle kolay kabul etmemelidir güçlü çocuğum..."
"Kurtlarım seni yemez, yosunlarım seni sarmaz. Senin düşmanın zaman, suçluluk, keder ya da bıkkınlık olabilir... Yenilgiyi böyle kolay kabul etme çocuğum."
Ardından Bayan Kurbağa, muhafızın metal elinden tutup Ölüm denen mücevherin üzerine koymuş. Muhafız, yaşayacağı uzun yılların ardından gelecek olan sonunu görmüş...
Zorluk içinde geçen sayısız yılın ardından yıpranmış ve hırpalanmış olan Kurmalı Muhafız, en sonunda yüzlerce yıldır biriken atıkların olduğu metal okyanusuna karışmak üzere hurda eritme tesisinin ateşlerine atılıyormuş. Metal zihninden yavaşça geçen düşünceler ve sert fikirler eridikçe hızlanmaya ve yumuşamaya başlıyormuş. Bu yeni metalik yaşam formları için öyle muhteşem bir dönüşümmüş ki ölümün getirdiği huzur bunun yanında hiç kalıyormuş.

Kurmalı Muhafız, geleceği görünce ölme hayallerinden vazgeçmiş. Sevgili dostu Bay Tilki de tam taşı çalmak için elini uzatırken uzattığı elini geri çekmiş ve mücevheri olduğu yere bırakmış. Gerçekten de hayat, tıpkı çay gibi yalnızca acıdan ibaret değilmiş. Zor zamanlarında destek olacak bir dostu varken acele etmesi için hiçbir sebep yokmuş ki. Bu olağanüstü mücevheri daha sonra da çalabilirmiş.

Daha sonra tüm çocukların da bildiği gibi Bay Tilki ile Kurmalı Muhafız uzun yıllar yaşamış. Yaşadıkları dünya tamamen bir çöle dönene kadar, güneş sönene ve ay gökten düşene kadar yaşamaya devam etmişler... O zaman bile bu hikaye son bulmamış ve bir dünyadan diğerine aktarılarak yaşamaya devam etmiş.

Obtained From

Shop

Name
Hubel Shop
items per Page
PrevNext

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton