Remuria’nın Gerileme ve Çöküş Tarihi

IconNameRarityFamily
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (I)
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (I)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (II)
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (II)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (III)
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (III)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi
items per Page
PrevNext
Table of Content
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (I)
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (II)
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (III)

Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (I)

Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (I)
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (I)NameRemuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (I)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionFontaine'in kuruluşunun ilk yıllarında, büyük alim Pulteney'in Remuria uygarlığıyla ilgili bu tarihi destanı yazdığı söylenir.
Okyanus her şeyi doğurduğu gibi, bir o kadar da her şeyi yuttu.
Efsanelere göre ilk çağdaki insanlar hiçbir yasaya veya yönetime gerek kalmadan erdemleriyle kendi kendilerine idare edebiliyorlardı. Kutsal şehrin elçileri yeryüzünü dolaştı ve rehberlik ettikleri insanlar kadim günlerden kalma huzur, refah ve bolluğun sefasını sürdüler.
Bu kutsal yönetim, insanlar artık onun akıl almaz sonsuzluğundan bıkana kadar nesiller boyu devam etti. Sonraki nesiller ise artık kehanetlere inanmamaya başladı, aksine kaderlerinden kurtulmaya çalışarak kendilerine kutsal bir şey tarafından vaat edilmeyen şeyleri arzuladılar. Onların bu tutumuna öfkelenen Tanrı, şehirleri yok etmek için dev dalgalar gönderdi. Sonrasında da yüz gün süren yağmurlar geldi ve azgın dalgalar tüm günahları ve kibirleri yıktı geçti. Böylece ilk insanların sonu gelmiş oldu.
Sular çekilip de yeryüzü yeniden ortaya çıktığında, suların üzerinde artık ne bir şehir ne de bir medeniyet kalmıştı. Hayatta kalanlar ve yeni doğanlar, tüm bilgiden ve bilgelikten mahrum bir şekilde ormanlarda ve nehirlerde yaşadılar. İnsan hayatının karadaki veya denizdeki yabani hayvanların hayatından hiçbir farkı yoktu, hepsi doğa kanuna göre yönetiliyordu, ne başlangıcı ne de sonu olan bir zaman içinde bocalayıp duruyorlardı.
Aradan çok uzun yıllar geçti. Güneyde uzak bir yerlerde Gurabad'ın tahtı kuruldu ve geri devrildi. Atalarımız cehaletle ve batıl inançlarla uğraşırken doğunun soyluları yüksek suların kenarına ulaştı.
Büyük kral Remus'un altın Fortuna'yla Meropis'e geldiği gün Fontaine adlı topraklara da medeniyet ve düzen nihayet geldi. İnsanlara toprakta nasıl tarım yapılacağını ve bitkiler yetiştirileceğini, devasa kayaları kullanarak nasıl tapınaklar ve şehirler inşa edilebileceğini öğretti. Her şeyden de önemlisi, insanları diğer canlılardan ayıran müziğin ve sanatın güzelliğini yayarak kendilerini her şeyin efendisi olarak görmelerini sağladı.
Remus, ölümsüz filosu ile birlikte yüksek sulardaki tüm adaları fethetti. Hiçliğin derinliklerindeki büyük ejder bile onun bu gücüne boyun eğdi. İlk insanların yok olmasından sonraki en iyi günler o günlerdi ve sonsuz refah artık çok yakınlardaydı.
Tanrı Kral ve halkı, gamsız hayatın tatlı rüyasına ve sonsuz gelişim hayaline daldılar. Ancak kahinler bir anlaşmazlık olacağına dair kehanette bulundular: "En yüce imparator son derece ağır bir yıkımla karşı karşıya kalacak ve bunu yapan da Fortuna olacak."
Böylece Tanrı Kral yedi günlük devriyeden ve deniz ile karada esen rüzgarlardan ezeli bir plan çıkararak ahenkli bir bereket senfonisi besteledi. Tüm şehirlerde bu yüce şarkı yankılandıkça kaderin yargısından kaçılabileceğine ve nihayet sonsuz mutluluk diyarına ulaşılabileceğine inanıyordu.
Kadim yazarların hemfikir olduğu bir konu vardı: "Okyanuslar yükselecek, imparatorluklar yıkılacak ve değişmeyen tek şey değişimin kendisi kalacak."

Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (II)

Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (II)
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (II)NameRemuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (II)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionFontaine'in kuruluşunun ilk yıllarında, büyük alim Pulteney'in Remuria uygarlığıyla ilgili bu tarihi destanı yazdığı söylenir.
Yücelik ve şan, Remuria ile onun ölümsüz hükümdarı, evrensel Harmost'un ve yeryüzündeki her şeyin sahibi olan Remus'un olsun. Geçmişteki Sonsuz Şehir'in ihtişamı ve lüksü, bugünkü en bilgili alimlerin bile hayal gücünün çok ötesinde kalıyor.
Kraliyet yolundan ilerleyip Okyanus Sütunlarını geçtikten sonra imparatorluk gemisi Fortuna'ya ev sahipliği yapan dev limana ulaştığınızda karşınıza ilk önce yüksek bir kule çıkar. Remuria kulesi, kutsal kehanetleri dinlemek için değil yüksek sularda adalar arasında dolaşan gemileri yönlendirmek için inşa edilmiştir. Kulenin gerçeklik ile rüya arasında bir sınırda olduğu söylenir. Su perileri her ne kadar denizcilere uyku vaktinin geldiğini belirtse de yine de bu sesleri takip ederek sislerden kurtulabilir ve Remuria'ya giden yolu bulabilirlerdi.
Kraliyet yolundan devam ederek Remurialı cesur savaşçıların yaşadığı Machimos'a ulaşılabilir. Büyük tapınaklar ve bölgeler, şehrin ihtişamını ve zaferini anmak amacıyla devasa oymalı kayalarla inşa edilmiş. Sağlam ve yüksek duvarlar cam tabakayla ve altınla süslenmiş, bronz ve mermer heykeller her yere dizilmiş, dünyanın dört bir yanından gelen altınlar, baharatlar ve yerel ürünler pazarlarda yerlerini almış.
Machimos'ta gezerken enfes aromalarla ve harika melodilerle dolup taşan ve Remuria'nın merkezi olan Capitolium'a varırsınız. Burası, yalnızca en seçkin entelektüellerin ve müzisyenlerin girişine izin verilen bir sanatçı cennetiydi. Onların arasından bile yalnızca küçük bir kesimin Tanrı Kral'a hizmet etme ayrıcalığı vardı. Buradaki tüm tiyatrolar ve saraylar en ahenkli şekillerde inşa edilmiş, kirişler ve kubbeler en şatafatlı ve incelikli oymalarla süslenmiştir; merkezinde ise yüksek bakır sütunlardan oluşan altın bir saray bulunmaktadır. Kral bir yandan sarayın tam ortasında huzur içinde dinlenirken öte yandan imparatorluğun dört bir yanından gelen her bir melodiyi her bir notayı yakından dikkatlice dinlemektedir. Herhangi bir uyumsuzluk olması halinde Tanrı Kral telleri kopararak hemen onu düzeltir ve imparatorluğun senfonisine uyumlu hale getirir.
Yüksek sulardaki insanların evrensel ahenk senfonisini bozmalarını engellemek için Kral Remus yüksek mevkilere dört tane aşırı yetenekli kişiyi terfi ettirdi. Kendi gücünü ve otoritesini onlarla paylaştı, tüm uyumsuz sesleri ortadan kaldırmak için onları yönetim ortakları ve tüm şehirlerin Harmostları yaptı.
Tüm dünyaya ahenkli senfoniyi yaymak için uzaklara açılan yollar inşa etti, böylece senfonileri Capitolium'dan yüksek suların üzerinde kalan her bir yere asla sonu gelmeyen damlalar halinde ulaştırdı.
Ancak tanrılar bile kaderin hükmüne karşı gelemezdi, ayrıca kaderde yazılı olan yargıdan kaçmaya çalışmak dahi çok büyük bir günahtı. Tanrı Kral'ın günahlarının arasında en kötü olanı ise tanrılara ait olan gücü insanlara vermeye çalışmasıydı. Bu yüzden, bu güç ve konum insanları yozlaştırdı, bu da şiddete ve isyanlara yol açtı.
Fakat kader tam da böyle oyunlar oynamayı sever. Ona karşı isyan eden güçleri yine kendi lehine kullanır. Kader günü geldiğinde ise yüce ölümsüz şehir Remuria kaçınılmaz bir sonla karşılaştı. Bugün Tanrı Kral'ın melodisi sadece Capitolium'da çalınıyor ve onun görkemli hükümdarlığı sona erdi.
Kadim yazarların hemfikir olduğu bir konu vardı: "Okyanuslar yükselecek, imparatorluklar yıkılacak ve değişmeyen tek şey değişimin kendisi kalacak."

Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (III)

Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (III)
Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (III)NameRemuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi (III)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Remuria'nın Gerileme ve Çöküş Tarihi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionFontaine'in kuruluşunun ilk yıllarında, büyük alim Pulteney'in Remuria uygarlığıyla ilgili bu tarihi destanı yazdığı söylenir.
İnsanlar bir zamanlar saf bir şekilde, tıpkı halkalı ayin yerlerini oluşturan dev kayalar gibi, Kral Remus'un hükümdarlığının ve onun Sonsuz Şehir'inin de zamanın ve kaderin ötesine geçerek yüzyıllarca ayakta kalacağına inanmışlardı.
Ta ki yeryüzünün aniden yerle bir olduğu, uzun kulelerin kökünden söküldüğü, büyük sütunlu binalarla birlikte her bir şeyin devasa dalgalara kapılıp gittiği, kraliyet yollarının ve tapınaklarının harabeye döndüğü, şehirlerin içindeki insanlarla, savaşçılarla, entelektüellerle, soylularla ve hatta güneş gibi parlayan altından saraylarla birlikte sonsuz karanlığa gömüldüğü o güne kadar...
Tam da o anda "sonsuzluk" kelimesinin ne kadar saçma olduğunu nihayet anladılar.
Övgüler Soylu Denizcimize, Nehirlerin ve Denizlerin Hakimine, Tüm Suların Kraliçesine olsun. Daima hukukun yanında olsun ve saltanatı uzun sürsün. Fontaine'in tüm diyarlarına ve yeryüzündeki tüm insanlara selam olsun. Kraliyet şehri çöktüğünde, yüce güç parçalandığında ve yüksek suların üzerindeki insanlar barbarlık ile yok oluş uçurumuna sürüklendiğinde kabileler arası çatışmaları yatıştıran bizim asil Kraliçemizdi. Akan pınarların etrafına yeni şehirlerimizi kurduk ve bugüne kadar varlığını sürdüren yasalarla yönetilen yeni bir dünya düzeni başlattık.
Remuria trajedisinin üzerinden sadece yüz yıl geçmesine rağmen tarihi, efsaneler ve batıl inançlar arasında kalmış durumda. Bu durum, kısmen de olsa kendisini yok eden ölümcül felaketten ileri gelmektedir. Felaket o kadar acımasız ve hızlı bir şekilde gelmişti ki bu bilgileri aktarabilecek tüm araştırmacılar ve edebi literatürler Sonsuz Şehir ile birlikte sular altında kalmıştı. Diğer önemli bir sebep ise Remuria'nın soyundan geldiğini iddia eden gizemli araştırmacıların yaptıkları amaca yönelik çarpıtmalardı. Benim işim, tarihin genelgeçer mantığı ile birlikte bu muhteşem kadim medeniyetin gerçek ve asıl yapısını bulup ortaya çıkarmak ve onu yeniden üretmek.
Bugün var olan bazı geleneklerde kadim alimlerin en büyükleri bile, ölümlü ruhları özel olarak yapılmış sihirli figürlerin içine hapseden ve onları kendilerine hizmet etmeye zorlayan ruh hırsızı büyücüler olarak resmedilmiş. Remurialılar bu tür korkunç figürlerden yapmışlar ve bu figürler bugün dahi doğada parçalanmış halde bulunabilirler. Ancak bu durum, Remuria'nın son zamanlarında ortaya çıkan ahlaki yozlaşma yüzünden olma ihtimal yüksek, çünkü halk asil görevlerini terk edip hazcılığı ve alemciliği benimsemiş, başkalarına yapılan zulümlere de göz yummuşlar. Onlar da bu şekilde vahşice yok edilmişler.
Tıpkı kadim yazarların hemfikir olduğu gibi, "Okyanuslar yükselecek, imparatorluklar yıkılacak ve değişmeyen tek şey değişimin kendisi kalacak."

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton