Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi

IconNameRarityFamily
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (VI)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (VI)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (I)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (I)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (II)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (II)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (III)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (III)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (IV)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (IV)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (V)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (V)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
items per Page
PrevNext
Table of Content
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (VI)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (I)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (II)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (III)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (IV)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (V)

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (VI)

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (VI)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (VI)NameParçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (VI)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionMir, unutulmuş büyüyü yeniden mırıldandı. Genç kız belirdi yanında bir kez daha. "Demek aslında böyle görünüyorsun."
"Dünyanın düzeltilmesi mümkün değil. Eskisinin küllerinden yeni bir dünya doğacak." Göklerin İmparatoru dünyadaki tüm canlıları ağır bir cezaya çarptırdı.
"Ancak siz... siz beni anlıyorsunuz, değil mi?" diye sordu efendisine, ulusal hazineyi çalan isimsiz hırsız.
"Hayır. Özür dilemene gerek yok, zira niyetin iyi."
-Boşluk-
"Ah benim bütün umutlarımı kendisine bağladığım kızım! Ben, seni bu dünyaya bana baltalı mızrağı saplaman için getirmedim mi?" Sonunda uyanmış olan Tanrı Kral göklerde süzüldü ve yıldırımların alkışları ve rüzgarın dansı eşliğinde dönüşünü kutladı.

Ama o artık korkmuyordu. Hayatı boyunca bu an için beklemişti, binlerce yıl önce bu an için dünyaya gelmişti.
Hayır, bu yüzden değildi. Cesaretinin kaynağı, aslında onunla geçirdiği zamanlardı.

İlk Kutsal Baltalı Mızrak Irmin, zamanında Axis Mundi'yi delip geçerek dokuz dünyayı birbirine bağlamıştı. Şimdi ise taklitleri göklerde görülmeye başlandı.

Kendi ölümünün yaratacağı delilikten korkan Tanrı Kral, son bir Baltalı Mızrak yaptı ve adını da Adalet Prensesi koydu. O an, Adalet Prensesi'nin gerçek yüzünü sonunda ortaya çıkarabileceği andı.

...

Kitabın sonunda editörün yazdığı bir not bulunuyor:

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi, Inazuma'dan Yae Yayınevinin Liyue kültüründen parçaları bir romanda topladığı başarılı bir girişimdi. İlk beş roman Inazuma'da ve Liyue'de büyük ses getirerek kültürel bir başyapıt haline geldi. Ticari olarak bakacak olursak, altıncı cildinin basılmış olması serinin başarısını kanıtlar nitelikte.
Destanın altıncı cildiyle birlikte yapılan beklenmedik son, okuyucularımızı pek mutsuz edeceğini sanmıyorum.
Umarım öyle olur.

Sonu tamamen farklı bir hikaye gibi olsa da, şunun altını çizmeliyim ki bu, serinin yazarı olan Bay Dokuz'a yeni bir seriye geçiş için içerik oluşturması adına tarafımızca yapılan bir baskıdan kaynaklanmamıştır. Gerçek şu ki Bay Dokuz yayımlanma tarihine yetiştirmek için olağan tarzını değiştirme yoluna gitti. Aslında Bay Dokuz, bir yazar olarak kendini sınamak istedi. ♡

Basılan İlk Beş romanın hayranlarına hak verdiğimizi bilmenizi isteriz. Bu vesileyle İlk Beş Romanın özel koleksiyon baskısı olan Abanoz Kutulu Seti duyurmak isteriz. Çocukluğunu Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesini okuyarak geçirenler için müjde: Sonunda bu eseri kendi kitaplığınıza ekleyebilirsiniz! Ayrıca gelecekte Adalet Prensesi hakkında daha fazla hikaye duymaya hazırlıklı olun.

Baş Editör, Yae Yayınevi

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (I)

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (I)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (I)NameParçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (I)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionAxis Mundi'nin açık olduğu kadim zamanlarda her biri başlı başına bir dünya olan dokuz diyar vardı. İnsanların diyarına Zhongzhou deniliyordu. Tanrılar ise Shenxiao'da yaşıyorlardı.
Son felaketin ardından tanrılar arasında savaş çıktı. Tanrı Kral devrildi, beraberinde dokuz diyarı alevler sardı ve tüm canlılar kül oldu. Diyarlar yeniden doğdu, hayat yeniden serpilmeye başladı, ancak dokuz diyar arasındaki Axis Mundi geçidi kapandı.
Tanrı Kral'ın Baltalı Mızrağının arandığı destansı bir yolculuğu konu alan yepyeni bir çizgi roman başlıyor!
-Önemli Resmi İşler-
"Ben, Büyük ve Şanlı General Weiyang; imparatorluk meclisine hizmet eden bir elçiyim! Derhal geri çekilmenizi talep ediyorum!"
"General mi? Yani Büyük ve Şanlı artık askeri bir rütbe, ha? Sivil bir görev olduğunu sanıyordum." Mir yanıt verirken bir an bile tereddüt etmedi.
Weiyang'ın yüzü parlak bir kırmızıya döndü. "Ah?! Cahil bir sınır keferesi, beni saray mevzuları konusunda eğitmeye mi çalışıyor?"
Mir tepki vermedi. "Birkaç yıl içinde tüm hükümet bürokrasisini elden geçirselerdi şaşırırdım."
Weiyang'a eşlik eden, büyük kılıçlar taşıyan iki Dövüş Ustası kahkahayı patlattı. "Haha! Başkente yaptığımız büyük yolculuğumuz böylece sona eriyor... Araba bin millik kontrol noktalarından nihayet geçti ama vahşi doğadaki küçük bir handa tıkanıp kaldı!"
Garson Qin, Weiyang'ın kıpkırmızı kesilmiş yanaklarına dikkatle baktı ve aniden şöyle dedi: "Sen bir kadınsın! Erkek kılığına girmiş kadın bir subaysın!" İddiasını parmağını havada sallayarak vurguladı.
Dövüş Ustalarından biri, "Akıllı bir gözlem," diye yanıtladı. "Aslında o Tören Katibi. İkimiz askeri subayız ve İmparatorluk Muhafızlarındanız. Diğerimiz ise İmparatorluk Refakatçilerinden. Mızrak ve kılıç kullanmada ustayız. İmparatorluk Başvekiline geçici süreliğine hizmet ediyoruz. Buraya Uğursuz Kılıçları almak için geldik."
"Her ne kadar Büyük ve Şanlı Gen... General ile ilgili kısım haha... Bu kısım uydurulmuş olsa da resmi şeyler ile ilgili kısım... İşler, resmi işler," diye lafa karıştı diğer Dövüş Ustası.

Uğursuz Kılıçları Mir daha önce duymuştu. Hikayeye göre, beş ya da altı yıl önce gökten bir demir gök taşı düşmüştü ve onun doğanın bir hazinesi olarak imparatorluk ailesine ait olduğu ilan edilmişti. Ancak Feng adında bir kılıç ustası gök taşını kendisi için alıp, yasa dışı olarak dokuz tane kılıç yapmak için kullanmıştı. Uğursuz Kılıçların, gök taşı tarafından lanetlendiği ve insanların zekasını tüketebileceği söyleniyordu. Bu nedenle kılıçlar, dövüş ustalarının arasında büyük heyecan yaratmıştı.

Mir, tuvaletin kapısını kapatırken "Aferin sana," dedi.
"Kendini o tuvaletten çıkarsan iyi olur... Hemen şimdi!" Kılık değiştirdiği ortaya çıkınca, Weiyang kendini toparlamaya çalışmaktan vazgeçti ve normal sesiyle konuştu. Koşullar göz önünde bulundurulduğunda, böylesi daha iyi bir tercih gibi görünüyordu.
"Subay Weiyang, imparatorluğun iyi yetiştirilmiş kültürlü bir hanımıdır. Bizden farklı olarak, acil resmi işlerini vahşi doğada özel bir yer bulup gidermez. Lütfen acele edin!"

Mir ellerini yıkadı ve tuvaletten çıktı, ardından iki Dövüş Ustasının masasına oturdu.
"Her sınır kasabasında, saray işlerine bu kadar aşina olan birileriyle karşılaşmıyoruz." İmparatorluk Refakatçi subayı gibi görünen kişi Mir'e dikkatle bakıyordu. "Kişisel geçmişinizi öğrenebilir miyim?"
"Babam Mi Tingren, İmparatorluk Şölenleri Bakanı idi. İmparatorluk mutfağına ait fonları zimmetine geçirmekle suçlandı. Daha sonra görevinden istifa etti ve eve döndü." Mir devam etmeden önce çenesini kaşımak için durdu, "Bu olay yaşandığından beri babam kendinde değil. Halen bir gün saraya geri dönüp Mi ailesinin adını temize çıkarma niyetim var."

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (II)

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (II)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (II)NameParçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (II)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionKılıçları alma yolculuğuna şans eseri çıkan Mir, daha yolculuk başlamadan büyük bir krizle karşı karşıya kalmıştı. Seçkin İmparatorluk Muhafızları ve Korumaları ellerinde Uğursuz Kılıçlar bulunan düşmanlar tarafından katledilmişlerdi. Büyük bir tehlikeyle burun buruna olan Mir'in aklına babasının öğrettiği büyü geldi. Efsanelere göre Göklerin İmparatoru'nun genç bir kızı vardı, kızın adını kimse bilmiyordu. Kız Weiyang'ın bedenini ele geçirdi ve kendini gösterdi. Kim galip gelecek? Ellerinde Uğursuz Kılıçlar bulunan acımasız iblislere dönüşmüş düşmanlar mı? Yoksa dövüşte kendini şöyle böyle savunabilen Mir mi?
-Bir Ele Geçirilme Meselesi-
"Ham. Çok lezzetli."
Bedeni ruh tarafından ele geçirilen Weiyang, çok daha tatlı ve nazik bir mizaca sahipti. Mir'in doldurulmuş turtalarından küçük bir ısırık aldı ama turtalar çok sıcaktı, bu yüzden dilini yakmamak için lokmayı ağzından çıkarıp hızlı hızlı nefes aldı. Doğrusunu söylemek gerekirse çok sevimli görünüyordu.
"Bunu hiç beklemiyordum. Karar vermek için biraz zamana ihtiyacım var." Ruhu yatıştırmak için bir gözünü feda eden Mir, kendine de bir turta aldı ve "Tekrar anlatabilir misin?" diye sordu.
"Elbette. 'Gök taşı' aslında Kutsal bir Baltalı Mızraktı. Sıradan biri tarafından parçalara ayrıldı ve dokuz lanetli kılıca yani Uğursuz Kılıçlara dönüştürüldü. Bu Sis Kılıcı. Onun dışında bugüne kadar üç kılıç daha buldum."
"Peki senin bu olaylarla ilgin ne?"
"Bir zamanlar Göklerin İmparatoru'nun kızıydım ama adımı çoktan unutmuştum. Duruşmaları yürütmekten ve sonunda hüküm vermekten sorumluydum. Sizin deyiminizle bir yargıçtım."
İmparatorluk Eğlenceleri Meclisi, kurbanlardan ve adaklardan sorumlu olduğundan babası Mir'i saray ayinlerinde söylenen her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmeye zorlamıştı. Çoğu ayin tuhaf güçlerle ve huysuz tanrılarla karşılaşmayı gerektirdiğinden, onlarla nasıl başa çıkacağı konusunda da birkaç şey öğrenmişti. Mesela tanrıların isimlerini gizleme eğiliminde olduklarını biliyordu çünkü bir tanrının gerçek adını bilen bir insan, onun üzerinde mutlak kontrol sahibi olabilirdi. Bu yüzden adını unuttuğuna dair söylediklerine inanmadı.

"Yani Meclis, Kutsal Baltalı Mızrağı yeniden birleştirmek için o kılıçları bulmak istiyor," dedi Mir. Bir yandan da böyle bir olasılığı zihninde tartıyordu.
"Bilmiyorum. Bu vücudun sahibinin başka bir şey bildiğini de sanmıyorum. Tek diyebileceğim... Onun şu an çok öfkeli olduğu. Kendini ispatlamak istiyor." Weiyang ellerini göğsüne bastırdı.
"O zaman şimdi ne yapıyoruz? Seni uğurlarken bir tür merasim yapmam gerekiyor mu?" Mir, görme yetisini kaybettiği sargılı gözüne dokundu. "Peki ya gözümü geri alabilecek miyim?"

"Bana bir isim ver," dedi Weiyang kafasını kaldırıp. Ağzının kenarına yapışmış kırıntıların farkında bile değildi.
"Saçmalama. Memurluk sınavları bizzat İmparatorun nezaretinde gerçekleşiyor. Kalan tek gözümle İmparatorluk Şölenleri Bakanı unvanını nasıl elde edebilirim ki?"
"Eh, benim de bulmam gereken şeyler var. Kutsal Baltalı Mızrağın kalan parçaları gibi mesela," diye karşılık verdi Weiyang. "Yoksa bu dünya, geriye yalnızca külleri kalana dek yanıp kavrulacak."
Mir cevap vermedi fakat ona bakmaya devam etti.
"Tabii ki benimle gelmek zorunda değilsin. Ne var ki tüm canlıların kaderi buna bağlı, o yüzden lütfen gözünü bir süreliğine bana emanet et."

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (III)

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (III)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (III)NameParçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (III)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Yolculuk ederken kolaylık olması açısından 'Weiyang' ismini kullanmaya devam et. Elinde resmi belgeler olduğu sürece krallıktaki her yere dilediğin gibi girip çıkabilirsin." Weiyang için endişeleri devam eden Mir, yolculuğunda ona eşlik etmeye ve karşılarına çıkacak tüm iblisleri öldürmeye karar verdi.
Beş Uğursuz Kılıç toplamışlardı, her şey yolunda gidiyordu... Ancak yolun giderek daha zorlu ve tehlikeli hale geleceğini biliyorlardı.
-Batıya Karanlık Bir Yolculuk-
"Elimden ancak bu kadar geldi," dedi Mir masaya yemekleri yerleştirirken. Sonra da Weiyang'ın karşısındaki sandalyeye oturdu.
Bir süre önce rakibiyle ölümüne savaşan Weiyang'ın kırık kolu hâlâ sarılıydı. Uzun süre gözlerini ayırmadan Mir'i seyretti fakat Mir, oturduğu yerde eline çenesini dayayıp gözlerini yere çevirmişti. Ortaya bir sessizlik çöktü.
En sonunda Weiyang yemek çubuklarını sol eliyle kavramaya yeltendi fakat nafile bir çaba olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Sıcak ve kıvamlı çorbanın içinden tek bir köfteyi bile tutup çıkaramamıştı.
Bunu gören Mir içini çekti. "Tamam, ben yediririm sana," dedi yemek çubuklarını onun elinden alarak.
Lokmaların arasında aniden, "Benim için yapabileceklerin bitmemiş demek ki," diye dalga geçti Weiyang. Yüzü, ne hissettiğini biraz olsun ele vermiyordu.
"İmparatorluk Eğlenceleri Meclisi, sizin gibi yukarıdaki ilahi varlıklara tapmak ve adak sunmak için var. Sana hizmet etmek ailemin görevi."
Tanrılar kararını verdikten sonra, biz faniler çaresizce kaderimizi kabullenmek dışında ne yapabiliriz ki zaten?
Tabii bu kısmını sadece içinden geçirdi Mir. Fikrini kendine saklasa daha iyi olacaktı.

"Güçlerini kullanamaz mısın peki? Bana, Uğursuz Kılıç sahipleriyle dövüşürken telekinezi güçlerini kullandığını söylemiştin. Hani mızrağın havalanıyordu, kılıcını etrafa savurabiliyordun falan. Bu yemek çubuklarını kullanmak ondan daha zor olmasa gerek."
"Güçlerim bana babam tarafından bahşedildi. Benden başka kimsede olmayan bir güç bu. Yalnızca suçlu kişileri cezalandırmak için kullanılması gerekiyor ve ben..." Weiyang'ın ses tonu değişiverdi. "Ben, gücümü lüzumsuz şeyler için kullanmamalıyım."
"O adam ölmeden önce, babamla ilgili çok tuhaf bir şey söyledi." Mir konuştuğu sırada can sıkıntısından mum ışığına bir fiske attı. "'Bakan Mi masum değildi, haksız yere de suçlanmadı.' dedi. Ne demek istedi acaba?"
Meclis, Kutsal Baltalı Mızrağı yeniden yapmak istemiyorsa, Mir'in Weiyang'ın bedenine sahip olan prensesin tarafında olması, onu mahkemenin düşmanı yapıyordu.
Weiyang'ın mum ışığında aydınlanmış yüzü, Mir'in aklından geçenleri okumuşçasına gölgeleniverdi.
"Bundan sonrasında bana yardım etmesen de olur. Nihayetinde bir fanisin sen, meclisin tersine gitmen senin hayrına olmaz," dedi.
"En iyisi bu konuyu kapatalım. Önce babamla konuşup gerçeği öğrenmem lazım," diye karşılık verdi Mir.
"Harika! Saygıdeğer babanı ziyarete mi gideceğiz?" diye sordu Weiyang. "O halde yarın sabah gidip ipek giysiler ve makyaj malzemeleri almam lazım."
"Kendisi sıradan bir ihtiyar sadece. Öyle şeylere hiç gerek yok," dedi Mir.
Weiyang'ın yüzünde sert bir ifade belirmişti. "İyi de bu, senin vazifen değil mi?"

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (IV)

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (IV)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (IV)NameParçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (IV)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Sakin ol oğlum. Bak Mir, ben senin gerçek baban değilim..."
"Hayır!"
Bir zamanlar İmparatorluk Şölenleri Bakanı olan kişi aslında Jotunheim'dan gelen Asura Khan'dı. Başkentten ayrılmasının asıl sebebi Törenler Bakanı ve Yüce Sekreterle birlikte Göklerin İmparatoru'nun kızını korumaktı.
"Bir zamanlar Göklerin İmparatoru olan Shenxiao, şimdinin Contra Mundi'si çok sevdiğim bir arkadaşımdı. Ancak İmparatorun kızını çağırmayı başardığına göre tüm dileklerim gerçekleşmiş oldu."
-Ana Plan-
Böyle bir durumla karşı karşıya kalan Buda da olsa Adeptus da olsa çaresiz kalırdı şüphesiz.
"Buna Alevin Kılıcı derler yani 'Katakugosha'. Ateş diyarından gelen Dharani ile yapılan Kutsal Baltalı Mızrağın bir parçasından elde edilmiş. Kusuruma bakmayın, Majestelerinin anlayacağı şekilde anlatayım. Yapımında ise Tanrı Kral'ın dokuz diyarından biri olan ateş diyarının runları kullanılmış."
Nasıl oluyordu da bu batılı savaşçı, kılıcı böylesi bir ustalıkla kullanabiliyordu? Oysaki Uğursuz Kılıç yüzünden aklını yitirenlerin çoğu, savaşma içgüdülerini de dövüş sanatı bilgilerini de kaybederdi.
Weiyang, kırık kolunu kavrayarak kavurucu havada güçlükle nefes almaya çalıştı. Normal koşullarda güçleri, kırılan kemiklerini iyileştirmesi için yeterli olurdu fakat sönmek bilmeyen alevler yüzünden yarası cayır cayır yanmaya devam ediyordu.
Kan kaybettikçe etraf bulanıklaşmaya başlamıştı. Bunu fark eden Mir, onu savaşçıdan korumak için önüne geçti.
"Aklında birçok soru olduğunu görebiliyorum. Peki, her şeyi anlatacağım o zaman sana! Babanı, Tanrı Kral'ın dirilişine engel olmaya çalıştığı için öldürdüm. Neden ateş diyarının runları beni kontrol edemiyor da ben onları kontrol edebiliyorum diye merak ediyorsun, değil mi?"
Doğudan gelen savaşçı Uğursuz Kılıcı havaya kaldırdı. "Ben Göğün Avcılarının beden bulmuş haliyim de o yüzden..."
Efsaneye göre bir zamanlar Göklerin İmparatoru ve Asura savaşa tutuşmuşlar. Savaş hazırlıklarına koyulan Göklerin İmparatoru, üç diyardan asker toplamış ve öldükten sonra göğün ordusuna katılabilmeleri için bu askerlerin yükselmesini sağlamış. Etraflarını saran fırtına bulutları ve hortumlarla ilerleyen bu askerler, haşin ve acımasız bataklık havasını da yanlarında taşırlarmış. Bu yüzden Zhongzhou halkı göğün ordusundaki askerlere "göğün avcıları" demeye başlamış.

"Hayır... İmkansız bu!" Savaşçı elindeki Uğursuz Kılıcın kırılıp parçalara ayrılışını inanamayan gözleriyle seyretti. Biraz sonra da kendi vücudu çözülerek bundan böyle kendisini bekleyen kaderine doğru uçuştu.
Bütün bu kargaşanın ortasında, Mir babasının ona miras bıraktığı kılıcı çıkarmıştı. Bu hamleyi aslında savaşçıya saldırmaktan ziyade, kendini savunma amacıyla yapmıştı fakat Mir'in bilmediği bir şey vardı. Elindeki kılıç tüm lanetli kılıçlar arasında en yüce olanı, bir zamanlar tüm dünyayı yakıp küllere döndüren Laevatain idi. Ateş diyarının runları diyarın gizemlerinden biriydi şüphesiz fakat Laevatain onun saf, daimi ve sönmeyen gerçekliğiydi.
Dünya yanıp kül olduktan sonra kılıcın ateşi de sönmüştü. Lakin ateş diyarı rununu özümsedikten sonra, kılıç bir kez daha alevlendi.

"Tüm dünya... Yine mi yok olacak?" Weiyang'ın bilincini yitirmeden önceki sözleri bunlar oldu.

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (V)

Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (V)
Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (V)NameParçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi (V)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Parçalanmış Baltalı Mızrak Efsanesi
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Orduda Axis Mundi'nin mührünü çözmek isteyen pek çok yetkili var. Dünya kaosa sürüklenirse Dövüş Ustalarına verilen önemin büyük ölçüde artacağını düşünüyorlar."
"Bir Asura Savaşı daha mı istiyorlar?"
"O istiyor."
Sivil yetkililer ve ordu yetkilileri arasında yaşanan güç savaşıyla birlikte eski tanrıların entrikaları bir kez daha dokuz diyarı tehlikeye atıyor.
-Tanrıçanın Mirası-
"Halkımız senin sayende kurtuldu. Fevkalade bir savaşçı olduğuna şüphe yok," dedi veliaht prens ellerini arkasında kavuşturarak. Yere kapanmış Mir'in etrafında daireler çizerek yürüyordu.
Mir istifini hiç bozmadı.
"Kutsal Baltalı Mızrağı teslim edersen, İmparatorluk Şölenleri Bakanı olabilirsin. Dilersen, bir on sene içinde Büyük Katip mevkisine bile yükselebilirsin." Veliaht prens bunları dedikten sonra oturdu. "Ee, cevabın nedir?"
"Majesteleri kalkmasına izin vermeden konuşmak, bu naçizane kulun ne haddine?"
"İyi ama... Şimdi konuşmana izin verirsem de sen bana dediğin için yapmış olurum, değil mi? Bunu kabul edemem! Bu toprakların gelecek hükümdarı olarak..."
"Hah. Bunların hepsi zırva," dedi Mir daha rahat bir pozisyona geçerek. "Hanedanın resmi görgü kurallarına göre, veliaht prensle görüşürken yere kapanmak zorunda değilim. Normalde olduğu üzere üç kez selam vermem yeterliydi. İmparator olma yolunda ilerlediğinizi fark ettiğimden, gelip saygılarımı sunmak istedim. Beni böyle aşağılamanıza hiç gerek yoktu."
"Sen... sen..."
"Ne olmuş bana," diye çıkıştı Mir ayağa kalkarak. "Kutsal Baltalı Mızrağın yarısını size verebilirim. Ateş diyarından gelen Dharani ise babamda kalmalı. Kılıçtan artakalanların başımıza tekrar bela olmasını istemiyorum."
"Evet, şey, mantıklı. Bana verilen kısım bir kılıç gibi durduğu sürece sorun yok. Diyarımızın yeni özel silahı olarak bilinecek sonuçta! Hahaha..."
Mir, sabırsızca gelip veliaht prensin tam karşısına oturdu. "Büyüyüp de nasıl böyle budalanın teki olabildin anlamış değilim doğrusu. Halbuki ikimiz de aynı annenin sütünü emdik!"
"Bana bunu ne cüretle söylersin sen! Sütannem Leydi Mi'ye duyduğum saygı sonsuzdur. Zaten Leydi Mi beni erdemli biri olarak yetiştirdiği için senin bu hallerine katla..."
"İmparatorluk Şölenleri Bakanı unvanını isteyen birine ver sen. Ben eve gidiyorum."
Veliaht prens hiçbir şey demedi.
Mir ağzındaki yemeği çiğnerken, "Weiyang'a ne olacak peki?" diye sordu ilgisiz görünmeye çalışarak.
"Kendisi, kılıçların bulunmasındaki değerli çabaları sayesinde Tören Katipliğine terfi etti. İmparatorluk Başvekili olan babasının kurduğu hain kumpasın bir parçası değildi sonuçta o. Törenler Bakanı da Büyük Katip de onun lehine ifade verdi. Her türlü ihtiyacının karşılanmasından bizzat sorumluyum."
Duydukları Mir'e biraz tuhaf geldi.
Fakat bunun bir önemi yoktu artık.

O artık gitmiş, Mir'in gözü ise düzelmişti. Yine de hafif bir ağrıyla sızlamaya devam ediyordu, sanki yitmiş bir organın ara sıra vuran acısı gibi.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton