Karahindiba Denizindeki Tilki

IconNameRarityFamily
Karahindiba Denizindeki Tilki (I)
Karahindiba Denizindeki Tilki (I)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (II)
Karahindiba Denizindeki Tilki (II)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (III)
Karahindiba Denizindeki Tilki (III)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (V)
Karahindiba Denizindeki Tilki (V)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (VI)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VI)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (VII)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VII)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (X)
Karahindiba Denizindeki Tilki (X)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (XI)
Karahindiba Denizindeki Tilki (XI)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (IV)
Karahindiba Denizindeki Tilki (IV)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
Karahindiba Denizindeki Tilki (VIII)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VIII)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Karahindiba Denizindeki Tilki
items per Page
PrevNext
Table of Content
Karahindiba Denizindeki Tilki (I)
Karahindiba Denizindeki Tilki (II)
Karahindiba Denizindeki Tilki (III)
Karahindiba Denizindeki Tilki (V)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VI)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VII)
Karahindiba Denizindeki Tilki (X)
Karahindiba Denizindeki Tilki (XI)
Karahindiba Denizindeki Tilki (IV)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VIII)
Karahindiba Denizindeki Tilki (IX)

Karahindiba Denizindeki Tilki (I)

Karahindiba Denizindeki Tilki (I)
Karahindiba Denizindeki Tilki (I)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (I)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Karahindiba, karahindiba, bin rüzgara ve git uzak diyarlara," diye şarkı söylüyor Tilki.
Bir avcı ile tilkiyi konu alan unutulmaz bir Mondstadt masalı. 11 bölümden oluşan Karahindiba Denizindeki Tilki hikayesi bu bölümle başlıyor.
"Karahindiba, karahindiba, bin rüzgara ve git uzak diyarlara."
diye mırıldandı küçük tilki.
Karahindiba çiçeğine üfledi ve tohumlarını havaya saçtı. Ardından daha ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Öğretmenimin dilekleri rüzgara binip Rüzgar Hükümdarı'na ulaşsın."
Üzerimizden bir rüzgar esip geçti ve karahindiba tohumlarını uzaklara savurdu.
Umutlarımı ve hayallerimi de alıp daha iyi bir yere mi uçtu tohumlar?

Bu ne zaman oldu?
Bir süre önce, köyün arka tarafında sayısız gür ağaçtan oluşan bir orman yetişti. Bu ormanın ortasında ufak bir göl vardı.
Mondstadt Katedralindeki mozaik camlara benziyordu bu göl. Oldukça berraktı, güneş ışığında parıldıyordu.
Ağaçların üzerinde parlayan güneş, suyun yüzeyinde tıpkı bir mücevher gibi ışıldıyordu. Oldukça hoş bir manzaraydı.
O gün hava serindi. Ormanda avlanıyordum, sonra gölün kıyısına geldim. Nedendir bilmem, ışıldayan göl bana bir zamanlar aşık olduğum bir kızı hatırlattı.
Onu çok fazla hatırlayamıyordum ama mücevher gibi parıldayan göle baktığımda onun gözlerini görüyordum sanki.
Parıldayan ışığa bakarken düşüncelere daldım. Göl kenarında büyülenmiş bir şekilde yürürken, ava çıktığımı tamamen unuttum.
Bir şeylerin donma sesini duyduğumda tekrar kendime geldim. Bu ses, gölün kenarında büyüyen ve çevresindeki suyu donduran bir Sis Çiçeğinden geliyordu. Yanında beyaz bir de tilki vardı, kuyruğu buzun içinde kalmış zavallı hayvancağızın.
"Sis Çiçeğinin yanındaki suyu içerken kuyruğunu kaptırmış herhalde."
Sis Çiçekleri tehlikeli bitkilerdir, dikkatli taşınmazsa buz ısırığına yol açabilir. Taşırken çok dikkat edilmesi gerekir.
Yaklaştığımı görünce tilki korku içinde debelenmeye başladı ama donmuş kuyruğu onu olduğu yerden kımıldatmıyordu. Tilki acı içinde inliyordu.
"Yok, bu böyle olmayacak."
diye düşündüm kendi kendime.
"Zavallı hayvan. Kurtarmazsam zaten ölecek, günün avı olarak yanımda götürerek acısını dindirsem daha iyi olur."
Yetiştirdiğim havuçlarla nasıl lezzetli bir tilki yahnisi pişireceğimi düşündüm. Sırf düşüncesi bile enerjimi tazeledi ve yüzümü güldürdü.
Av yayımı alıp yavaşça tilkiye doğru yürüdüm.
"Uslu dur, kıpırdama."

Karahindiba Denizindeki Tilki (II)

Karahindiba Denizindeki Tilki (II)
Karahindiba Denizindeki Tilki (II)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (II)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Uslu dur, kıpırdama." Sis Çiçeği tarafından kıstırılan tilkiyi bir avcı ile olan karşılaşmasında neler bekliyor?
Avcı ile Tilkinin hikayesi 2. Bölümde devam ediyor.
"Uslu dur, kıpırdama."
Babamın babasının bana öğrettiği şey buydu. Tilki avına çıktığımda, yay kirişini çekerken ellerim titremesin diye sözlerini hep sessizce mırıldanırdım.
Ama tam oku bırakmak üzereyken tilki başını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Gözleri, değerli taşlarla doluymuş gibi parlayan bir gölü andırıyordu.
Başım kuvvetli bir rüzgarda salınırcasına dönmeye başladı. Okum, hedefini ıskaladı ve buzu parçalayarak tilkinin kuyruğunu kurtarmasını sağladı. Tilki kuyruğunu kaldırdı ve ormana doğru koşmadan önce bana bir kez daha baktı.
Kendime geldiğimde onu kovalamaya başladım ama bu dünyada kim, bir tilkiden daha hızlı koşabilirdi ki?
Yavaş yavaş aramızdaki mesafe açıldı ve sonunda tilki beyaz bir noktaya dönüştü.
"Hey! Gitme!"
Nefes nefese bağırdım.
Uzaktaki o nokta, sözlerimi işittikten sonra yavaşladı.
"Beni mi bekliyor?"
Diye düşündüm.
"Bir tilki canını kurtarmak için koşuyorsa, herkesten anında kurtulabilir."
Tilkiler tuhaf hayvanlardır. Rüzgaralan'daki gibi düz bir ovada koşarken, kilometrelerce öteyi açıkça görmek mümkün olsa da bir şekilde gözden kaybolur.
Başka bir dünyaya koşuyormuş gibidir.
Bu doğrultuda vardığım sonuç şu:
"Tilki beni bekliyor olmalı!"
Buna inanarak saatlerce parlak beyaz noktanın peşinden koştum. Aniden dondurucu bir rüzgar esmeye başladı.
Durdum, titriyordum ve sonrasında gördüklerim beni hayrete düşürdü.
"Bu nasıl olabilir?"
Aniden bir yerine iki beyaz nokta belirdi.
Daha fazlası da ortaya çıktı. Üç, dört, beş... Rüzgar estikçe sayıları artıyor gibiydi. Sonunda saymayı bıraktım.
Aniden biri uçup gözüme battı. Biraz inceledikten sonra bu noktaların rüzgarda uçuşan karahindiba tohumları olduğunu fark ettim. Tilki ortadan kaybolmuştu.
Kendi aptallığıma güldüm ve evin yolunu tuttum.
Akşam yemeğinde, içinde tilki eti ya da başka bir et olmasa da havuçlu yahni yedim. Etsiz haşlanmış havuçtan ne kadar nefret ettiğimi tanrılar bilir! Acıktığımı hissettim ve bir süre sonra uykuya daldım.
Gece yarısı kapımdaki kıpırtılar nedeniyle uyandım.

Karahindiba Denizindeki Tilki (III)

Karahindiba Denizindeki Tilki (III)
Karahindiba Denizindeki Tilki (III)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (III)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionAvlarından eli boş dönen Avcı dışarıdaki karmaşaya uyanıyor. Kapıdaki de kim?
Avcı ile Tilkinin hikayesi devam ediyor. Karahindiba Denizindeki Tilki: 3. Bölüm.
Tilkiyi yakalayamayınca, midemde bir tek yavan ve tatsız haşlanmış havuçla uyudum. Daha sonra olanlar hiç yaşanmasaydı, şimdiye kadar tilkiyi çoktan unutmuştum.
Kapımın dışından gelen tuhaf seslerle uyandım.
"Yaban domuzları havuçlarımı kemirmeye gelmiş olabilir mi?"
Yataktan fırladım ve kapıyı açtım. Önümde küçük beyaz bir tilkinin duruyor olmasına şaşırmıştım. Kürkü o kadar beyazdı ki karanlıkta parlıyordu. Ağaç tepelerinden süzülen gün ışığının su üzerinde parıldamasını andırıyordu.
"Bu, daha önce gördüğüm tilki olmalı!"
Sudaki değerli taşlara benzeyen, sanki kalbimin derinliklerinden bana bakan o gözleri tekrar düşündüm.
Ben de savunmasız bir şekilde yorgun gözlerle tilkiye doğru yürüdüm.
Bu sefer kıpırdamadı ve sessizce beni bekledi.
Yaklaştıkça daha da büyümeye başladı.
Önünde durduğumda, büyülü bir şekilde bir insana dönüştü.
Uzun ve zayıf bir kadındı, bir kuğununkine benzer incelikte boynu ve inci gibi bir teni vardı. Gözleri, su birikintisinde parıldayan değerli taşlar gibiydi; karanlıkta ise ağaçların tepelerinden süzülüp gelen ve suyun yüzeyinde yansıyan güneş ışınlarını andırıyordu.
"Ne güzellik ama. Adını hatırlayamasam da uzun zaman önce aşık olduğum kadına çok benziyor. Gözleri, o olduğunu ele veriyor."
diye düşündüm kendi kendime.
"Bu gerçek olamaz. Bir tür tilki büyüsü olmalı."
Daha da garibi "tilki büyüsü" fikri o anda öylesine aklıma gelmişti. Gözlerini gördükten sonra her şeye inanmak mümkündü.
Tanık olduğum onca büyüye ve dönüşüme rağmen hiçbir şey beni, onun gözlerindeki değerli taşlara benzeyen parıltılar gibi büyülememişti. Gecenin karanlığında bir süre sessizce bekledik.
Ve sonunda konuştu. Ortak dilde konuşmasa bile onu bir şekilde anlayabiliyordum. Bu da bir tür büyü olmalıydı.
"Eğer yardıma ihtiyacım olduğunda gelmeseydin, o gölün kıyısında ölebilirdim."
Durdu ve devam etti:
"Değerli taşlarla dolu o gölde ölmek kötü bir şey olmasa da,"
"Biz tilkiler minnettar canlılarızdır, bu yüzden iyilik borcumu ödememe izin vermelisiniz."
Hafifçe başını eğdi, ipeksi siyah saçları nehir gibi omuzlarının üzerinden döküldü.

Karahindiba Denizindeki Tilki (V)

Karahindiba Denizindeki Tilki (V)
Karahindiba Denizindeki Tilki (V)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (V)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionTilkinin şartlarını kabul eden Avcı, ortadan kaybolan tüm avların gittiği yere, yani sonsuz bir karahindiba tarlasına varıyor.
Karahindiba denizindeki Avcı ile Tilkinin hikayesi. Karahindiba Denizindeki Tilki: 5. Bölüm.
Hiçliğin ortasında bulunan uçsuz bucaksız karahindiba tarlasında, tohumların rüzgar eşliğinde dans edişini izledim. Ve bir anda, yıllardır aklımı kurcalayan sorunun cevabını buldum.
"Yani av sırasında kaybolan tüm tilkiler meğerse burada saklanıyormuş."
diye düşündüm kendi kendime.
"Ne kadar güzel bir yer."
Ama yavru tilkiye ortak dilimizi öğretmeye başladığım zamanlarda, kalbimde bir boşluk hissediyordum ve sanki o boşlukta rüzgarlar esiyordu.
Onunla konuşurken, cevher denizinde yüzüyormuş gibi hissettiren gözlerine bakardım. O anlarda sanki tilkiyle değil de uzun zaman önce sevdiğim bir kızla konuşuyormuş gibi hissederdim.
Onunlayken, bir zamanlar sevdiğim birinin çocuğunun yanındaymışım gibi hissederdim. Birlikte güzel vakit geçirirdik ama o zamanlar içlerinde biraz da hüzün barındırırdı.
Fakat bana verdiği sözü düşününce... Eğer çocuğuna ortak dilimizi öğretmeyi başarabilirsem...
"Zamanı geldiğinde, sana dönüşme büyüsünü öğreteceğim."
Bana ciddiyetle verdiği o sözü hatırlıyorum da... Samimi olduğunu biliyordum ve bu benim azimli olmamı sağladı.
Bu büyüde ustalaştığımda uçan bir kuşa dönüşebilecek miydim yani? Ne kadar yükseğe uçabilirdim? Belki bir balığa da dönüşebilirdim, böylece Musk Kayalıklarına gidebilirdim sonunda.
"Avlanmak için de büyü kullanabilirim!" Heyecanımı gizleyemedim. "Artık etsiz havuç yahnileri yemek zorunda kalmayacağım..."
Her şeyin rüzgarla usul usul salındığı bu karahindiba tarlasında ne kadar kaldığımı bilmiyorum.
Bunun bir nedeni de küçük tilkinin çok çabuk öğreniyor olmasıydı! Ona dilimizin yanı sıra, sayı saymayı, havuç yetiştirmeyi, pencere camı değiştirmeyi, bıçak bilemeyi ve daha birçok şeyi öğrettim.
Dinlendiğimiz zamanlarda da havadan sudan konuşurduk.
"Neden insan dilini öğrenmek istiyorsun?"
Hemen cevap verdi:
"Böylece, bir insana dönüşünce onlarla arkadaş olabilirim!"
Tekrar sordum:
"Neden insanlarla arkadaş olmak istiyorsun?"
Bakışlarını yere çevirdi.

Karahindiba Denizindeki Tilki (VI)

Karahindiba Denizindeki Tilki (VI)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VI)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (VI)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"İnsanların dilini niçin öğrenmek istiyorsun?" "İnsan olduğumda onlarla arkadaş olabilmek için."
Karahindiba denizinde çocuksu bir ses duyuluyor. Karahindiba Denizindeki Tilki: 6. Bölüm.
"Neden insan dilini öğrenmek istiyorsun?"
Bir keresinde küçük tilkiye bu soruyu sordum.
Ortak dilde neşeli bir şekilde yanıtladı:
"Böylece, bir insana dönüşünce onlarla arkadaş olabilirim!"
"Neden insanlarla arkadaş olmak istiyorsun?"
Bu soru onu üzmüş gibiydi, bakışlarını yere çevirdi.
"Uzak ormanda bir çocuk gördüm."
"Üstünde gri kıyafetler vardı. Bana baktığında fark ettim ki gözleri, kurtların gözleri gibiydi." diye ekledi.
"Üzerinde çalıştığım büyüde daha yeni ustalaşmıştım ve arka ayaklarımın üstünde heyecanla koşuyordum. Çimlerde koşmak çok eğlenceliydi! Ama maalesef tilkiler, boy farkından dolayı insanların gördüğü şeyleri göremez, aldığı kokuları alamaz."
"Sonrasında ne olduğunu tahmin ediyorsunuzdur öğretmenim! Korkunç gerçek birden kafama dank etti. Kaybolmuştum."
O gün başından geçenleri anlatırken sesinde bir keder vardı.
Daha sonra ormanın derinliklerine doğru ilerlemiş ve korkunç canavarlarla karşılaşmış.
Tam işinin bittiğini düşünürken, gri kurt çocuk ağaçların arasından fırlamış ve canavarları korkutup kaçırmış. Daha sonra tek kelime etmeden arkasını dönüp ormanın içinde kaybolmuş.
Neşeli bir şekilde şöyle dedi:
"Eğer bir insana dönüşüp de onun dilini konuşabilirsem, onu takip edip onunla arkadaş olabilirim!"
Bu cevabı duyduğumda kendimi sormaktan alıkoyamadım:
"Ben, senin arkadaşın değil miyim?"
Küçük tilki içtenlikle ortak dilde cevap verdi:
"Annem, bunun farklı bir şey olduğunu söyledi çünkü siz benim öğretmenimsiniz. Ama size bunu söylersem üzülebilirmişsiniz."
Düşünceli bir şekilde kafasını öne eğdi. Bu zor meseleyi düşünürken, yumuşak kuyruğunu hafifçe etrafındaki karahindibalara çarpıyordu.
Birden haykırdı.
"Buldum!"
"Eğer ben sizin bilmediğiniz bir şey biliyorsam, sizin öğretmeninizim demektir."
"Eğer ikimiz de öğretmensek ikimiz eşitiz demektir... Yani arkadaş olabiliriz!"
Hâlâ herkesin konuştuğu bu dile yabancı olsa da, elinden gelenin en iyisini yaparak çabucak cümlesini söyledi.
"Öğretmenim, lütfen izin verin de size sadece benim bildiğim büyüleri öğreteyim."

Karahindiba Denizindeki Tilki (VII)

Karahindiba Denizindeki Tilki (VII)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VII)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (VII)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Karahindiba, karahindiba, bin rüzgara ve git uzak diyarlara," diye şarkı söylüyor Tilki.
Avcı da dileğini gerçekleştirmek için büyü yapmayı öğrenebilir mi? Karahindiba Denizindeki Tilki: 7. Bölüm.
"Öğretmenim, lütfen izin verin de size sadece benim bildiğim büyüleri öğreteyim."
Hâlâ herkesin konuştuğu bu dile yabancı olsa da elinden gelenin en iyisini yaparak çabucak cümlesini söyledi, benimle arkadaş olmaya hevesliydi.
Küçük bir karahindiba kopardı.
"Karahindiba, karahindiba, bin rüzgara ve git uzak diyarlara."
diye mırıldandı küçük tilki.
Karahindiba çiçeğine üfledi ve tohumlarını havaya saçtı. Ardından daha ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Öğretmenimin dilekleri rüzgara binip Rüzgar Hükümdarı'na ulaşsın."
Üzerimizden bir rüzgar esip geçti ve karahindiba tohumlarını uzaklara savurdu.
"Gördünüz mü? Rüzgar Hükümdarı dileğime cevap verdi!"
diye neşeyle haykırdı.
"Ne diledin?"
"Öğretmenimle arkadaş olabilmeyi."
Aniden başını aşağı eğdi.
"Ona kendi dilini öğretmek yorucu bir iş olsa gerek. Bizim ağız yapımız sizinkinden farklı, çabaların için teşekkür ederim."
Anne tilkinin yaklaştığını fark etmemiştik. Gözleri dipsiz nehirleri andırıyordu, küçük tilki onun bakışlarından kaçmak için usulca karahindibaların arasına gizledi kendini.
"İnsan dilini ne ara öğrendi."
diye düşündüm kendi kendime.
"İnsan dilini ne ara öğrendi."
diye fısıldadı anne.

Karahindiba Denizindeki Tilki (X)

Karahindiba Denizindeki Tilki (X)
Karahindiba Denizindeki Tilki (X)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (X)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionHüzünlü ayrılık vakti geldi çattı. Tilki annesine, öğretmenine ve karahindiba denizine veda ediyor.
Verilen sözü tutmanın zamanı geldi. Karahindiba Denizindeki Tilki: 10. Bölüm.
Küçük tilki, yürürken bize el sallamaya devam etti. Küçük, beyaz bir nokta haline gelene ve karahindiba tarlasına karışıp yok olana dek yavaşça küçüldü, küçüldü, küçüldü...
O gittikten sonra anne tilki bana döndü ve yaklaşmaya başladı.
Yaklaştıkça daha da büyümeye başladı.
Tam önüme geldiğinde artık insan şeklini almıştı.
Uzun ve zayıf bir kadındı, bir kuğununkine benzer incelikte boynu ve inci gibi bir teni vardı. Gözleri, su birikintisinde parıldayan değerli taşlar gibiydi; karanlıkta ise ağaçların tepelerinden süzülüp gelen ve suyun yüzeyinde yansıyan güneş ışınlarını andırıyordu.
"Ne güzellik ama. Adını hatırlayamasam da uzun zaman önce aşık olduğum kadına çok benziyor. Gözleri, o olduğunu ele veriyor."
diye düşündüm kendi kendime.
Tanık olduğum onca büyüye ve dönüşüme rağmen, hiçbir şey beni onun gözlerindeki cevher benzeri parıltılar gibi büyülememişti. Bir süre, uçsuz bucaksız karahindiba tarlasında sessizce durduk.
En sonunda, kendimi daha fazla tutamadım ve konuşmaya başladım:
"Bana öğretmeyi istediğin büyü bu mu? Dönüşüm büyüsü mü yani?"
"Evet, bu. Bu uzun süreç boyunca bana ettiğin yardımlardan dolayı sana minnettarım."
Hafifçe başını eğdi, ipeksi siyah saçları nehir gibi omuzlarının üzerinden döküldü.
Küçük tilkiyle vedalaşmak, kalbimde bir boşluk yaratmış olsa da çok geçmeden bir süre sonra öğrenecek olduğum dönüşüm büyüsü düşüncesiyle heyecanla doldum.
Bu büyüde ustalaştığımda uçan bir kuşa dönüşebilecek miydim yani? Ne kadar yükseğe uçabilirdim? Belki bir balığa da dönüşebilirdim, böylece Musk Kayalıklarına gidebilirdim sonunda.
"Avlanmak için de büyü kullanabilirim!" Heyecanımı gizleyemedim. "Artık etsiz havuç yahnileri yemek zorunda kalmayacağım..."
"Öyleyse kıpırdamadan durmanı rica edeceğim senden."
Etrafımda daireler çizerek yürüyor, her geçişinde büyüyordu.
Hayır, büyüyen yalnızca o değildi. Karahindibalar da büyüyordu! O başladığında karahindibalar bileklerime geliyordu, şimdiyse bel hizamı geçmişlerdi ve ulu çınarlara dönüşeceklermiş gibi büyümeye devam ediyorlardı.
Tilkinin dev gibi olduğunu fark ettiğimde, tuhaf hissetmeye başladım.

Karahindiba Denizindeki Tilki (XI)

Karahindiba Denizindeki Tilki (XI)
Karahindiba Denizindeki Tilki (XI)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (XI)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Karahindiba, karahindiba, bin rüzgara ve git uzak diyarlara," diye şarkı söylüyor Tilki.
Bir avcı ile tilkiyi konu alan unutulmaz bir Mondstadt masalı. Karahindiba Denizindeki Tilkinin hikayesi bu bölümle sona eriyor.
İçime garip bir his doğdu ve fark ettim ki... Bir karahindibaya dönüşmüştüm!
Karşı çıkmak istesem de bir karahindiba olduğum için ne ses çıkarabilecek dilim ne de ağzım vardı. Yapabildiğim tek şey, devin gelip karahindibayı nazikçe koparmasını ve başparmağıyla işaret parmağı arasında tutmasını çaresizce izlemekti.
"Karahindiba, karahindiba, bin rüzgara ve git uzak diyarlara."
İşte böyle şakıdı tilki.
Sonra tek bir üflemeyle birlikte karahindiba tohumları havada dans etmeye başladı. Bir fırtınaya kapıldım ve çok uzaklara uçtum.
O kadar sallanma başımı döndürdü. Gölün orada bir mücevher gibi parlayan gözleri, bilincim ve bana verdiği söz uçup gitti.
"Ey Rüzgar Hükümdarı, bizi insana dönüştürmen için sana yalvarıyorum! Ancak bu şekilde, avcı yaylarından ve bıçaklarından korunabiliriz."
...
Köyümün arkasındaki ormanda gözlerimi açtım.
Orman bir sürü gür ağaçtan oluşuyordu ve tam ortasında küçük bir göl vardı.
Mondstadt Katedralindeki mozaik camlara benziyordu bu göl. Oldukça berraktı, güneş ışığında parıldıyordu.
Ağaçların üzerinde parlayan güneş, suyun yüzeyinde tıpkı bir mücevher gibi ışıldıyordu. Oldukça hoş bir manzaraydı.
O gün hava serindi. Ormanda avlanıyordum, sonra gölün kıyısına geldim. Nedendir bilmem, ışıldayan göl bana bir zamanlar aşık olduğum bir kızı hatırlattı.
Onu çok fazla hatırlayamıyordum ama mücevher gibi parıldayan göle baktığımda onun gözlerini görüyordum sanki.
Hım. Işıldayan gölü seyrederken aklımdan geçen düşüncelere dalıp uyuyakalmıştım herhalde.

Karahindiba Denizindeki Tilki (IV)

Karahindiba Denizindeki Tilki (IV)
Karahindiba Denizindeki Tilki (IV)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (IV)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionBirkaç gün süren ayrılıktan sonra dört gözle beklenen buluşma bir yaz gecesinde, uçuşan karahindiba tohumlarının arasında gerçekleşir.
Tilkinin geldiği yönde sayısız karahindiba, avcının gözleri önünde bir anda açar...
O geceden sonraki birkaç gün tilki hiç gelmedi.
Tilkinin gelmediği bugünlerde, ormandaki av hayvanlarının sayısı da sürekli arttı.
Ufak serçelerden uzun bacaklı turnalara ve hatta etrafta dolaşan yaban domuzlarına varana kadar...
Belki mevsim geçişinden kaynaklanıyordu bu durum ya da belki tilki bize kendince teşekkür ediyordu. Ne olursa olsun sonraki günlerde sofralarda gerçek yahni yerini almıştı.
Ama tilki bir daha geri gelmedi.
Böyle söyleyince garip gelebilir ama aslında açken uyumak daha kolaydı. Karnım tok olsa bile tanıştığımız günü ve tilkinin dönüştüğü kadını bir türlü aklımdan çıkaramıyordum.
Göldeki durgun su gibi ışıldayan gözlerine acaba bir daha ne zaman bakabilecektim...
Yüreğimdeki karmakarışık hislerle yarı uyuklar bir şekilde uzanırken, kapımın önünden belli belirsiz bir ses geldi.
Hemen yataktan sıçrayıp kapıyı açtım. Beni bekleyen ufak ve beyaz bir silüet görmeyi umuyordum.
Maalesef ne göl mavisi gözler ne de pofuduk beyaz tilki kuyruğu vardı. Görebildiğim tek şey parlak ay ışığında kar taneleri gibi havada süzülen karahindiba tohumlarıydı.
Birden burnuma bir şey kaçtı.
"Hapşuuu!"
Bir anda, tüm pofuduk karahindiba tohumları çılgınlar gibi havada uçuşmaya başladı. Gökyüzünü kaplayan bir kar fırtınası gibiydi.
Karahindiba tohumlarının yarattığı hengamede, birinin mücevher gibi parıldayan gözleriyle bana baktığını gördüm. Bakışları kalbime işliyordu.
Etrafta uçuşan karahindiba tohumlarından uzaklaşıp ufak tilkiye doğru yürümeye başladım.
Tilki kulaklarını dikti. Sonrasında ise sadece tüylü kuyruğunun ormanın derinliklerine doğru gözden kaybolduğunu gördüm.
Hemen peşinden gittim.
Karanlık ormanın gölgeleri arasında yumuşak beyaz tüyleri göze çarpıyordu.
Gördüğüm silüetler, ağaç yaprakları üzerine düşen ay ışığı ya da cingöz bir Perinin attığı çekingen adımlara benzer şekilde, parmak ucunda ilerliyordu.
İnancımı yitirmeden tilkinin peşinden gitmeye devam ettim. Karanlık ormandan çıktığımda, kendimi çok uzaktaki bir diyara benzeyen bir yerde buldum.
Ay ışığı altında uçsuz bucaksız bir karahindiba tarlası gördüm.
Gördüğüm manzara karşısında şaşkına döndüm. Sonra tam arkamdan gelen bir hışırtı duydum.
Yumuşak ve narin bir sesti. Bir kızın çam ağacı yaprakları üzerinde çıplak ayak yürürken çıkardığı ses gibiydi.
Tilki, arkamdan bana doğru yaklaştı. O gece tilkinin varlığını fark etmemi sağlayan serin ve nemli havaya, karahindiba çiçeklerinin hafif acı kokusu da eşlik ediyordu.
İnce, buz gibi parmaklara sahip iki el omzuma kondu.
Uzun saçları, omzumdan aşağıya dökülecek şekilde kulağıma doğru eğildi.
Arkamda nefesinin ve kalp atışlarının yumuşak ritmini hissettim. Bu ritim beni sakinleştirip rahatlattı.
"Buraya gelen yolu yalnızca tilkiler bilir. Burası karahindibaların vatanıdır.
Burada kalıp çocuğuma insanların dilini öğretmeni istiyorum.
Karşılığında, ben de sana tilkilerin büyüsünü öğreteceğim."
Kulağım gıdıklanmıştı. Sanki karahindiba tohumlarından biri, sıcacık gece vakti bir yolculuğa çıkmış ve kulağıma girmiş gibi hissettim.
İlginç. Daha önce ona büyüyle ilgili bir şey söylemediğime eminim. Nasıl biliyordu?
Cevap vermeden elimden tuttu ve beni karahindiba tarlasının derinliklerine doğru götürdü.
O gece kuzeyden ve güneyden esen tatlı rüzgar, karahindibaların acı kokusuyla birlikte maziye karışmış hatıraları da beraberinde getirdi.
Bulunduğumuz kadife beyazı alanda, bana tilkilerin birbiriyle nasıl nazikçe oynadığını gösterdi. Yıldızlı gökyüzündeki ay en tepeye çıkana kadar bu oyun devam etti.

Karahindiba Denizindeki Tilki (VIII)

Karahindiba Denizindeki Tilki (VIII)
Karahindiba Denizindeki Tilki (VIII)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (VIII)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"İnsan dilini tamamen öğrendiğinde..." Tilkinin sesi hafif gece meltemine karıştı ve uçuşan karahindiba tohumları ile birlikte giderek uzaklaştı...
Nihayetinde tilki ve insan iki farklı canlı. Aynı mizah ve dert anlayışına sahip değiller...
"Yavrum insanların dilini konuşmayı öğrendiğinde..."
Dedi yumuşak bir sesle.
Yüzüne baktığımda adeta büyülenmiştim.
Ondan sonra söylediği hiçbir şeyi duyamadım. O gece esen tatlı rüzgar, karahindiba tohumlarını etrafa savuşturuyordu ve bu da sesleri boğuyordu.
Ya da belki de kendi dilinde konuşuyordu. Karahindiba dili...
Benim o ne yapacağını bilmeyen saf halimi görünce, gülmeye başladı.
O kadar güzel gülüyordu ki... Kısılan gözleri, adeta göldeki ufak dalgaların üzerine yansıyan iki hilal gibi parıldıyordu.
"O halde söyle bakalım. Neden tilki büyüsü öğrenmek istiyorsun?"
"Tilkiler gibi şekil değiştirmeyi öğrenmek istiyorum. O zaman kuş olup en yüksek yerlere uçarak, bir zamanlar çok uzak olduğu için göremediğim yerleri seyredebilirim."
Diye cevap verdim.
"Bir de, artık avlanırken çalıların arasında beklememe gerek kalmaz. Onun yerine bir şahin gibi yükseklerde süzülebilirim."
Böyle kendi kendime düşünmeye devam ettim.
Düşünürken, elimdeki karahindiba tohumu sanki düşüncelerimi duyarmışçasına gökyüzündeki aya doğru yükselmeye başladı.
"Anladım..."
Başını hafifçe eğdi ve uzun siyah saçları ay ışığı altında tıpkı bir şelale misali omuzlarından aşağıya doğru süzülüyordu. Soluk beyaz teni, sanki geceleyin gökyüzündeki bulutların yansımasını taşırmışçasına parlıyordu.
Gözlerimi ondan ayıramadım. Bir süre sonra gözlerimi kaçırdım. Yine kızarmaya başlamıştım.
Tilkiler özgür hayvanlardır. İnsanlar gibi utandıkları için güzelliklerini gizlemezler.
İlk kez karşısına çıkmıyordum tabii ama ne zaman o uzun saçlarına ay ışığı vursa, istemsizce kızarıp gözlerimi kaçırıyordum.
Düşünceli bir şekilde yüzünü çevirdi ve hafif bir iç geçirdi. Sanki biraz mutsuz gibiydi.
Tek bir kelime etmeden karahindiba tarlasının ortasında öylece uzun uzun oturduk. O kadar uzun süre oturduk ki acaba bana sinirlendi mi diye düşünmeye başlamıştım.
"Biz tilkiler minnet duygusunu iyi biliriz. Dileğini yerine getireceğim ve sana şekil değiştirme büyüsünü öğreteceğim."
Dedi tilki bana doğru dönüp.
Göl mavisi gözleri ay ışığında parıldadıkça içim huzurla doluyordu.
Neyse ki bana kızmamıştı.
Nedenini tam olarak bilmiyorum ama içimden bir oh çektim.

Karahindiba Denizindeki Tilki (IX)

Karahindiba Denizindeki Tilki (IX)
Karahindiba Denizindeki Tilki (IX)NameKarahindiba Denizindeki Tilki (IX)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Karahindiba Denizindeki Tilki
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionÖğretebileceğim her şeyi öğrettiğimde bu karahindiba denizini yeniden görebilecek miyim?
Avcı karahindiba denizinden ayrılmayı düşünüyor.
Tilkiler akıllı hayvanlardır. Hem akıllı hem de kurnaz.
Ufak tilki, anlattıklarımı çabucak kapıyordu ve bazen öyle sorular soruyordu ki nutkum tutuluyordu.
Çünkü insanların dili oldukça karmaşıktır ve hayvanlarınki gibi masum değildir.
Konuştuğumuz dil, bazen kedinin patilerine takılan yumağa benzer. Sürekli bir yerlere takılıp durur. Aynı şekilde öğrencinin diline de dolanır ve hatta bazen öğretmeni bile şaşırtır.
Oysa tilkiler akıllıdır ve insanların nesillerdir süregelen karmaşık konuşmasını çabucak öğrenebilir. Yarım yamalak da olsa karahindibaların uçuşmasını ya da gölün yüzeyine vuran ay ışığını tasvir edebilirler.
Ufak tilki, ne zaman yeni bir kelime öğrense ya da aşina olduğu dünyayı keşfedip rüzgarı, karahindibaları ve hayatı anlamlandırmak için yeni kelimeler kullanmaya çalışsa, annesi onun yanında olur ve gülerek bizi izlerdi.
Ufak tilki dili çabucak öğrendi ama bu durumdan çok keyif aldığımı söyleyemem.
Öğretecek hiçbir şeyim kalmadığı zaman, acaba yine de bu karahindiba tarlasında kalmama izin verecek miydi?
O zaman geldiğinde, ay ışığı altındaki güzel gözlerine bakabilecek miydim?
Hâlâ güle oynaya gezerek ve hem kuzey hem de güneyden esen rüzgarların taşıdığı acı kokuyu soluyarak, beni karahindiba tarlasının derinliklerine götürmek isteyecek miydi?
Bunları düşündükçe suratım asıldı ve hatıralara dalıp gittim.
Evet, aynen öyle. Tam olarak hatırlayamadığım bir gece, aşık olduğum kızdan ayrılmak üzereyken gökyüzünde aynı ay vardı.
"Her şey için teşekkür ederim."
Ne olduğunu anlayamadan tilki karşıma geldi. Kafasını eğdi ve parlayan ay ışığı altında adeta su gibi süzülen saçları omuzlarından aşağı döküldü.
"Yavrum, insanların dilini öğrendiğinde artık yeni arkadaşlar edinebilir."
"Yaptıkların için ne kadar teşekkür etsem az. Hem insanların dilini öğrenmeye başladığından beri keyfi de yerine geldi."
Gözlerime baktı, derin bakışlı ve akılalmaz gözleri mücevherler gibi parlıyordu.
"Sahi, bize insanların dilini öğrettikten sonra nereye gideceksin?"
Işıldayan gözlerinde kaybolduğum için cevap vermeyi unutmuştum.
Bu da mı tilki büyüsüydü acaba?
Alık alık ona baktığımı görünce tilki gülüp iç geçirdi.
Sonra aya doğru dönüp yürümeye başladı ve beni, ay ışığıyla aydınlanan karahindiba tarlasının ortasına götürdü.
Bunu gören yavru tilki, kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallayarak karahindiba tarlasının içine girdi.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton