Toki Sokağı Hikayeleri

IconNameRarityFamily
Toki Sokağı Hikayeleri (Başlangıç)
Toki Sokağı Hikayeleri (Başlangıç)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Toki Sokağı Hikayeleri
Toki Sokağı Hikayeleri (I)
Toki Sokağı Hikayeleri (I)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Toki Sokağı Hikayeleri
Toki Sokağı Hikayeleri (II)
Toki Sokağı Hikayeleri (II)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Toki Sokağı Hikayeleri
Toki Sokağı Hikayeleri (III)
Toki Sokağı Hikayeleri (III)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Toki Sokağı Hikayeleri
Toki Sokağı Hikayeleri (IV)
Toki Sokağı Hikayeleri (IV)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Toki Sokağı Hikayeleri
Toki Sokağı Hikayeleri (V)
Toki Sokağı Hikayeleri (V)4
RarstrRarstrRarstrRarstr
Book, Toki Sokağı Hikayeleri
items per Page
PrevNext
Table of Content
Toki Sokağı Hikayeleri (Başlangıç)
Toki Sokağı Hikayeleri (I)
Toki Sokağı Hikayeleri (II)
Toki Sokağı Hikayeleri (III)
Toki Sokağı Hikayeleri (IV)
Toki Sokağı Hikayeleri (V)

Toki Sokağı Hikayeleri (Başlangıç)

Toki Sokağı Hikayeleri (Başlangıç)
Toki Sokağı Hikayeleri (Başlangıç)NameToki Sokağı Hikayeleri (Başlangıç)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Toki Sokağı Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionSöylenene göre kırılgan ve kısa ömürlü faniler henüz denizi geçip bu topraklara gelmeden evvel Inazuma, tanukilere ait bir diyarmış. Dediklerine göre insan tarihi, sarhoş bir tanuki zırvası olarak başlamış... Toki Sokağı'na hoş geldin, burası tarihin ve vahşi hikayelerin iç içe geçtiği bir yer.
Giriş: Tanukilerin Dilinden Inazuma'nın Sözlü Tarihi

Geçmişte, yani kısa ömürlü ve güçsüz insanlar denizi aşarak bu diyara gelmeden önce, Inazuma'nın tanukilerin vatanı olduğu söylenir.
Tanukiler, doğaları gereği tembel ve kararsız varlıklarmış. Gelecek hakkında endişelenmeyen ve bir günün sorunlarını ertesi güne taşımayan tanukiler için Inazuma, o dönemlerde konforlu bir cennetten farksızmış ve her gün eğlenceyle dolu bir festival havasında geçiyormuş.

En azından ihtiyar tanukiler o günleri bu şekilde anlatıyor.

İlerleyen zamanlarda Kitsuneler denizi aşarak Inazuma'ya gelmiş ve tanukileri savaşmaya mecbur etmiş. Bu büyük savaş ilk başta 800 yıl, sonra bir 800 yıl daha sürmüş. İki taraf da çok büyük kayıplar yaşadığı için geriye barış yapmaktan başka bir seçenek kalmamış. İnatçı Tanukiler bugün bile kaybettiklerini kabul etmiyorlar ama dev Yıldırım Kirazını Kitsunelere bıraktıkları da bir gerçek.

Kitsuneler de oldukça kurnaz ve şekil değiştirme konusunda bir o kadar beceriklilermiş. Söylenenlere göre büyük savaş sırasında da sürekli şekil değiştirip durdukları için birçok zavallının kafası tamamen karışmış ve bu zavallılar kimin kim olduğunu anlayamaz hale gelmiş. Nihayetinde kim olduklarını, ne olduklarını ve hangi tarafta olduklarını hepten unutmuşlar.

Böylece şaşkın youkailerden bahtsız ölümlüler dünyaya gelmiş.

Bu hikayeyi ve diğer birçok hikayeyi, övünmeyi seven o tengu anlattı.

Toki Sokağı Hikayeleri (I)

Toki Sokağı Hikayeleri (I)
Toki Sokağı Hikayeleri (I)NameToki Sokağı Hikayeleri (I)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Toki Sokağı Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Büyük tengular yabani palavracılardan başka bir şey değil, hele bir de sarhoşken!" - Tanuki Tarihi Yorumu
Yoichi'nin Hikayesi

O tengunun adı Yoichi ve Hanamizaka'daki küçük bir ara sokak olan Toki Sokağı'nda yaşıyor. Kiraladığı dükkanda alkollü içecekler satıyor ve vaktini aylaklık ederek geçiriyor.

"Vaktini aylaklık ederek geçiriyor" diyorum ama bu biraz basit kaçıyor. "Tam anlamıyla bir kaosun içinde yaşıyor" demek daha doğru olur.

Şöyle bir düşününce, alkollü içecekleri satacak kadar seven birinin onlar hakkında biraz bilgi sahibi olması beklenir. Bu hem youkailer hem de insanlar için geçerlidir.
Oysa açık konuşmam gerekirse, Yoichi alkollü içeceklerden hiç anlamaz. Üstelik bir işletmeyi idare edebilecek ticari öngörüye de sahip değil. Daha da kötüsü, insanların diyarında geçirdiği onca zamana rağmen, o berbat tengu alışkanlıklarını da bırakmamış. Hatta bazen sarhoş olur ve diğer youkailere bulaşır. Bazen insanların çocuklarını kaçırır ve tüm gece festivallerde sürtüp ortalığı birbirine katar. Bazen de bir tiyatroya dalarak orada ne olup bittiğini umursamadan sahneye çıkar ve başrol oyuncusunu pataklamaya başlar.
Yoichi'nin youkailer arasındaki kıdemi ve insan toplumundaki geniş çevresi olmasa, muhtemelen birileri onu çoktan bir dağın eteğinde öldürmüş olurdu.
Yine de Toki Sokağı'nın youkai ve insan sakinleri ona oldukça farklı bir gözle bakıyor. Yüce Gongen bile ona hiçbir zaman ciddi bir ceza vermedi çünkü Yoichi hiçbir zaman büyük bir soruna sebep olmadı.

Doğası gereği burnu havada ve pasaklı biri olsa da, kendi tanımıyla "sıradan halktan farklı yüce bir youkai" olan Yoichi, mal mülk sevdalısı biri de değil. Eline geçen parayı hemen alkollü içeceklere harcar, bazen de Yae Yayınevinin bastığı romanları satın alır ama onları da şöyle bir göz gezdirdikten sonra fırlatıp atar. Yani evinin pek derli toplu olduğu da söylenemez. Hatta tam tersi olduğu söylenebilir.

Kısaca Yoichi'nin manevi değere sahip pek eşyası yoktur. Sadece belinde taşıdığı altın renkli kağıt yelpazesinin manevi bir değeri vardır.

Büyük Tengular birçok farklı dünyaya seyahat eden canavarlardır. Bu seyahatleri sırasında bazen ilginç hikayelere sahip savaş ganimetleri toplarlar. Yoichi'nin kağıt yelpazesi de işte böyle bir eşyaydı.
Gömleğinin yakası sonuna kadar açılmış olan sarhoş Yoichi, mehtaplı bir gecede bana yelpazesinin hikayesini övünerek anlattı.

Seyahat ettiği çok sayıdaki dünyaların birinde, kendini beğenmiş erkek bir okçuya dönüşmüş ve bir o kadar kendini beğenmiş bir şoguna da hizmet etmiş. O şoguna hizmet ederken, aralarında koca göbekli ölümlü samurayların ve kurnaz tanuki ninjalarının da bulunduğu sayısız düşmanı oklarıyla vurmuş. İri yarı jikininkiler bile Yoichi'nin yayından çıkan tek bir okla devrilirmiş.

"Hahahahaha! Cidden harika bir askersin! Gözlerin Büyük Tenguların gözleri kadar keskin!"
Kibirli şogun yaşına hiç yakışmayacak bir şekilde yüksek sesle, sevimsizce gülermiş.
Yoichi zamanla şogun için çok sayıda görev tamamlamış ve sayısız canavar ile bahtsız ölümlünün canını almış. Ancak anlattıklarının bir kısmını uydurduğuna eminim. Neyse, ünlenmesini sağlayan asıl olay ise kendisinin içinde yüz yıl boyunca yaşadığı o dünyanın nihai savaşıymış.

Fırtınalar koparken gerçekleşen o deniz savaşında, şogun ve asiler boğazlarda ölümüne savaşmış. En az sekiz milyon, hatta belki bir o kadar daha canavar ve on milyonlarca ölümlü samuray varmış. Kaç kişinin hayatını kaybettiği bilinmiyormuş ama savaş sırasında 800 bin gemi batmış. Yoichi, bu dudak uçuklatan sayıları benim yardımımla hesapladı çünkü o sırada az önce içtiği şarabı pencereden dışarı kusmakla meşguldü.

Kimsenin üstün gelemediği acı dolu savaşlara ait hikayelerde hep olduğu gibi, bu savaşta da her iki tarafın cesur kahramanları düşmanlarını çim biçer gibi biçiyor, deniz kan kırmızısı bir renge bürünüyormuş. Rakip generaller inatla geri çekilmiyor ve askerlerinin evlerine dönüp güzel bir uyku çekmelerine izin vermektense, savaşı çıkmaza sürüklemeyi tercih ediyorlarmış.

Nihayetinde, soğuk ve mehtaplı bir gecede küçük bir tekne düşman saflarının arasından yavaşça öne çıkmış. Dalgaların salladığı teknede biri varmış. Yanında ise tepesinde kağıt bir yelpaze bulunan parlak bir direk varmış. Yelpaze mehtaplı gecede altın bir renkle parlıyormuş.

"Ah, Ah! Çıldıracağım! Bu küstah provokasyon kabul edilemez!"
Gözlerini kısarak uzaklara bakan şogun, altın renkli yelpazeyi görünce küplere binmiş.

Yoichi, şogunun öz saygısının neden bu kadar kolay zedelendiğini anlayamamış ve ölümlülerin hiçbir işe yaramayan haysiyet duygusunu anlamakla uğraşamayacak kadar tembelmiş. Şogunu anlamakla uğraşacağına, keskin tengu gözlerini teknedeki kişiye dikmiş.

Teknenin üzerinde kendisinden oldukça farklı bir kadın görmüş.

Hemen ardından, bir ok mehtaplı geceyi yararak hedefine doğru uçmaya başlamış.

"Haha, işte bu!"
Şogunun bağırtısı, kısa süre içinde ordudan yükselen tezahüratlar arasında kaybolmuş.

"O iki moruk neyi kaybettiklerini bilselerdi öfkeden kudururlardı!"
Sarhoş Yoichi, kendini beğenmiş bir halde hınzırca gülmüş. Büyük Tengunun gözleri parlıyor, bu da itici görünmesine sebep oluyormuş. Üstelik bu durumu gizlemeye yönelik bir çabası da yokmuş.

Ok havada uçarken, Yoichi çoktan dev kanatlarını açıp boğazı aşmış ve teknenin üzerinden geçerken altın renkli kağıt yelpaze ile onu tutan şaşkın güzeli kapmış. Ardından fırsattan istifade ederek, o katlanılmaz derecede boşboğaz şogunu suya iterek savaş alanından uzaklaşmış.
Mükemmel bir tengu soygunu.
Ne yazık ki...
"Yani, ne olduğunu biliyorsun, kız neko çıktı. Çizilmedik yerim kalmadı."
Yoichi, tiksinmiş bir ifadeyle dilini çıkardı ve ofladı.

"Doğru ya, levrek sezonu geldi! Yanında biraz götürmelisin."
"Bak sen! Cimri Büyük Tengunun cömert bir yanı da mı varmış?"
"O kadına götür demek istemiştim!"
Zilzurna sarhoş Büyük Tengunun tehditkar bakışları karşısında, levreğin kalanını alelacele topladım ve oradan ayrıldım.

Toki Sokağı Hikayeleri (II)

Toki Sokağı Hikayeleri (II)
Toki Sokağı Hikayeleri (II)NameToki Sokağı Hikayeleri (II)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Toki Sokağı Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Annem, güzel bir yüzün aldatıcı niyetleri gizleyebileceği konusunda uyarmıştı beni. Eğer yüzü ay gibiyse ya tilki ruhludur ya da güçlü bir bake-nekodur." - Tanuki Tarihi Yorumu
Osen'in Hikayesi

Yoichi'nin evinden ayrıldıktan sonra, bir süre dolambaçlı sokakta ilerledim. Ardından dar bir sokağa saptım ve o yaşlı kadının evine vardım.
Hava tamamen karardığında ve ay en tepeye ulaştığında, nekolar uykularından uyanır.
Yüzlerce hatta binlerce yıl yaşamış nekoların, kolaylıkla genç bir kadın gibi görünebileceği ve insanları kandırarak onları komik ve aptalca şeyler yapmaya veya intikam gütmelerini sağlayarak masum gezginleri kovalamaya ikna edebilecekleri söylenir. Tabii bunlar ölümlülerin uydurmalarından ibaret.
Aslında bake-nekolar yalnızca çok kızgın olduklarında genç kadın gibi görünürler. Çoğu zaman yaşlı bir kadın gibi görünmeyi tercih ederler çünkü bu görünüm, onların kurnaz ve huysuz karakterlerine daha çok uyar. Ayrıca yaşlılığın arkasına saklanarak, yoldan geçenlere kendilerini nazik bireyler gibi gösterebilirler.

"Hey, o bedava değil!"
Sesin geldiği yöne doğru kafamı kaldırınca, saçağın üzerinde oturan genç bir kadın gördüm. Bir süredir orada oturuyormuş gibi bir hali vardı. Gölgelerin arasındaki yüzüne baktığımda tek seçebildiğim, gülümsemeye benzeyen yüz ifadesi ve gözlerinden yansıyan sarı ve yeşil tonlarındaki ışıktı. Açık omuzlu elbisesinin ve kıvrımlı eteğinin üzerine vuran ay ışığı, bembeyaz teniyle uzun ve ince bacaklarını aydınlatıyordu. Elindeki kendama ile aklı başka yerdeymişçesine oynuyordu.

Yaşlı kadının öfkeli olduğu aşikardı.

"Cık cık, bu gece yine geciktin."
"Şey, özür dilerim."

Sivrisinekler kağıt fenere çarpıp duruyor ve fenerin hafifçe titremesine sebep oluyordu.
Ay ışığı üzerimize vururken nemli bir rüzgar esti. Çok geçmeden ağustos böceklerinin sesleri kesildi.

Uzun saçlara sahip kadın, yüzünde alaycı bir gülümsemeyle elindeki oyuncağı döndürüyordu. Oldukça korkunç bir görüntüydü.
Tanuki olmama rağmen, tengularla yiyip içebilecek kadar iyi ilişkilere sahip olan benim bile bake-nekoların yanındayken en iyi tavırlarımı takınmam gerekiyor. Bu yüzden hemen yere kapandım ve kusurumdan ötürü çok kez özür diledim.

"Önemli değil. Levrek hâlâ taze olduğu için ayağa kalkabilirsin."
Yuvarlak tanuki bedenimden ötürü ayağa kalkmakta zorlandığım için oturdum. Genç kadın yavaşça yaşlı kadın görünümüne döndü. Yüzünde nazik ancak tuhaf bir gülümseme vardı.
"Teşekkür ederim Sen Teyze."
Bana Osen de!

Rahatlamıştım.
Yine de hâlâ bir terslik olduğunu düşünüyordum.

"Hahahaha. Neyse, o aptal ne yapıyor bugünlerde?"
Osen bir balığı ağzını şapırdatarak tek seferde yuttu. Kuyruğunu falan da ayırmadı üstelik.

Büyük Tengu ile Osen'in yollarının kesişmesinin hikayesi inanılmayacak kadar saçma. Bu gülünç hikayeyi Yoichi'nin bakış açısından dinledik zaten. Oysa bake-neko bambaşka bir hikaye anlatıyor.

Osen bizim dünyamızda değil de ölümlülerin çok daha vahşi olduğu bir dünyada doğmuş.
Genç Osen, gece vakti bir bambu ormanında dolaşırken gezgin bir keşiş onu yakalamış. Birçok kez el değiştirdikten sonra sonunda şoguna satılmış ve bir çeşit "Obake-Neko" olmuş.
Osen'in o günlere ait pek anısı yok ama ölümlülerin dünyasındaki yüksek rütbeli yetkililerin, onu sinir etmekten ve onunla oynamaktan hoşlandıklarını ve kendisinin bunun nedenini sorguladığı hatırlıyor. Her gün düşmanlarının her tarafını çizmeye ve onu izleyenlerin eğlendiği ancak Osen'in sıkıcı bulduğu oyunları oynamaya zorlanırmış.
Bu durum o kadar uzun bir süre boyunca devam etmiş ki Osen'in yerinde normal biri olsa, çok önceden çıldırırmış ama uzun ömürlü youkailer ölümlülerden çok daha sabırlıymış.

Osen'in şogunu ile asilerin şogununun savaşmaya başladığı ilerleyen zamanlarda, Osen bir ninjaya dönüşmüş.

"Hikaye bu noktadan sonra daha da sıkıcı oluyor."
Osen bunu söylerken gözlerini kıstı ve öyle bir esnedi ki kulakları bile gerindi.

Deniz savaşının gerçekleştiği gece, şogunun dahice bir plan yapmış.
Şogun, Osen'den güzel ve genç bir kadına dönüşmesini ve elinde altın renkli bir yelpaze ile küçük bir tekneye binerek asilere doğru ilerlemesini istemiş. Şogun böylece asileri aşağılayacakmış. Asiler de yaklaşmaya cesaret edemeyecek, ederlerse de bake-neko onlara hadlerini bildirecekmiş.

Ama tabii Yoichi o sırada asilerin safındaymış.
"Tabii ki o aptal birden ayağa kalktı ve yelpazeyi tek bir okla vuracağına dair atıp tutmaya ve saçmalamaya başladı."
Ardından Büyük Tengu...
"Ardından ayağı kaydı ve cup diye suya düştü."
Yaşlı kadın başta gülümsemesini bastıramamış, sonra da alaylı bir şekilde gülmeye başlamış.

"O gece o kadar sarhoştu ki denizlerde şiddetli fırtınalar koptuğunu falan sanıyordu ama aslında gökyüzü bulutsuzdu, ay ışığı okyanusa vuruyordu ve rüzgardan da eser yoktu."
"Yine de, o kadar komik birine yüzyıllardır rastlamamıştım. Daha da rezil olmasın diye gülmemi bastırdım ve kağıt yelpazeyi ben indirdim. Ardından onların filosundan büyük bir tezahürat yükselmeye başladı. O anı düşünmek bugün bile keyfimi yerine getirir."

Ardından Büyük Tengu dev kanatlarını açarak havada süzülmeye başlamış. Ayın önünü kapatan bir bulut misali ilerlemiş ve güzel kadını kapmak için dalışa geçmiş.
"Bir ok yağmurunun ardından denize düştü. Görsen tam bir kirpiyi andırıyordu. Kendimi daha fazla tutamadım ve deli gibi gülmeye başladım."
Kahkahalara boğulan Osen, bahtsız tenguyu denizden çıkarmış ve onu kolunun altında tutarak her iki tarafın da filosunun üzerinde uçmuş. Hâlâ delicesine güldüğü için iki general de öfkeden kudurmuş.
Söylenenlere göre art arda sekiz geminin üzerinde uçtuktan sonra, karanlık geceye karışıp ortadan kaybolmuş. Nekonun kahkahası, savaşın üzerinden üç gün geçmesine rağmen hâlâ duyuluyormuş.

"Gülmemi bir türlü durduramıyordum. O yüzden onu çizebildiğim kadar çizdim. O kadar acınası bir haldeydi ki onu gördükçe daha çok gülüyordum. Ne kadar çok çizdiysem o kadar çok güldüm, hahahahaha..."
Bu olayın ardından neko yaşlı bir kadına dönüşmüş ve kahkaha atmaya devam etmiş.

"Sonra beni bu dünyaya getirdi ve bana ele geçirdiği bir ganimetmişim gibi davrandı!"
Yaşlı kadın dudaklarını büktü ve yüzü yeniden o somurtkan genç kadınınkine dönüştü ama gülmekten kızarmış yanakları ve zorlukla nefes alışıyla çok komik görünüyordu.
"Ben ganimet falan DEĞİLİM!"

"Şimdi düşünüyorum da muhtemelen beni ziyaret etmeye cesaret edememesinin tek sebebi bu."
Genç bir kadının yüzüne sahip olan yaşlı kadın hafifçe iç çekti. Ardından bir kez daha kurnazca gülümsemeye başladı.

"Gitsen iyi olur. Kapıyı açık bırak ve sonraki dolunayda geri gel."
"Şu yağmurluğu ihtiyar dostumuza götürmeyi de unutma."

Toki Sokağı Hikayeleri (III)

Toki Sokağı Hikayeleri (III)
Toki Sokağı Hikayeleri (III)NameToki Sokağı Hikayeleri (III)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Toki Sokağı Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Ameonna'yı her kim ağlatacak olursa başına kaçınılmaz bir keder musallat olurmuş." - Tanuki Tarihi Yorumu
Ame Nine'nin Hikayesi

Osen'in evinden ayrıldıktan sonra sola döndüm. Ardından dolambaçlı sokağı ve nemli bahçeyi geçerek Ame Nine'nin evine vardım.
Güzel bahçede, ağustos böceklerinin sesleri bile duyulmuyordu. Yalnızca suikinkutsu'nun içine damlayan damlaların çıkardığı pıt sesleri ve shishi-odoshi'nin düzenli aralıklarla çıkardığı tak tak sesleri duyuluyordu.
Youkailerin dağ ve ormanlarda kaygısızca yaşayabildiği eski zamanlarda sisi yağmura dönüştürebilen kadın, tanuki ve Kitsunelerin iyi bir dostuydu.
Biz youkailer, doğamız gereği ölümlülerden çok farklı yaratıklarız. Canımızı sıkan karmaşık dertlerimiz veya statü ya da sınıf gibi toplumsal yapılarımız yoktur ama tatlı dilli Ameonna sis ve yağmurla kaplı dağlarda her zaman daha çok sayılmış, daha çok sevilmiştir.
Herkesin Yüce Gongen'e boyun eğdiği ilerleyen zamanlarda, ölümlüler güzel günler yaşamaya başladı. Youkailer ise ya orada burada kendilerini toplumdan soyutlayarak yaşadılar ya da yok olmaya ve baskı altında yaşamaya mecbur edildiler. İşte o sıralarda Ame Nine Toki Sokağı'na yerleşti. Büyük Narukami Tapınağının Kitsunesi Leydi Guuji, iyi niyetinin göstergesi olarak ona bu köşkü verdi.
Leydi Guuji'nin Ame Nine ile özel olarak ilgilenmesine nasıl bir kayıp ve acı sebep oldu acaba? Açıkçası çok merak ediyorum.

Bahçede kısa bir süre durdum ve hilal şeklindeki ayın havuzdaki yansımasını izledim. Sonra serin gece esintisinin uğultusunda onun hoş sesini işittim.

"Seni bu kadar uzun bir süre beklettiğim için özür dilerim."
Arkamı döndüğümde Ameonna'nın kapının yanında durduğunu gördüm. Çiylerle kaplı gibi duran uzun ve beyaz elbisesi ayın soluk ışığında parlıyordu. Genç ve ince görünümlü bedeni, maziyi anımsatan melankolik bir havaya sahipti.

Soluk gri gözlerine doğrudan bakmaya cesaret edemediğim için yere doğru bakarak Osen'in bana verdiği yağmurluğu ona alelacele verdim.
Ölümlülerin dediğine göre, kederli Ameonna'nın gözleri boğulmuş bir insanın gri ve beyaz tonlarındaki ten rengine sahipmiş. O kederli gözlere doğrudan bakmaya cüret edenler, yağmurun ve sisin içinde sonsuza dek kaybolurmuş.
Tabii bu ölümlülerin anlattığı saçma bir efsaneden ibaret ama youkailerin arasında bile "kederli Ameonna'nın gözlerine bakmamayı" öğütleyen, yazılı olmayan bir kural vardır.

"Teşekkür ederim."
Ame Nine'nin sisli sabahlardaki çiyleri andıran sesi, her zamanki gibi nazik ve hoştu.

Beni içeri davet etmedi veya benimle hikayesini paylaşmadı.
Bana yalnızca tahta bir kutu verdi. Yapmam gerekeni biliyordum, başka söze gerek yoktu.
Ay ışığı hâlâ üzerimize vururken bahçeden sessizce ayrıldım.

Toki Sokağı Hikayeleri (IV)

Toki Sokağı Hikayeleri (IV)
Toki Sokağı Hikayeleri (IV)NameToki Sokağı Hikayeleri (IV)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Toki Sokağı Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
Description"Ölümlülerin dramı kendilerini bilmemeleri, youkailerinki ise böyle dertlere sahip olmamalarıdır." - Tanuki Tarihi Yorumu
Gonbei'nin Hikayesi

76 yaşındaki Gonbei, Toki Sokağı'nda yaşayan tek ölümlüdür.
Eskiden bir çiftçi, samuray ve zanaatkarmış.
Elimdeki kutu onun eseriydi. Kutunun siyah vernikli pürüzsüz yüzeyi pırıltılı sedeflerle süslenmişti. Gonbei, bu zanaatı Watatsumi Adası'ndaki balıkçılardan öğrenmiş.

"Emeğiniz için teşekkür ederim."
Önümdeki ihtiyar başını iyice öne eğdi.
İçten içe ölümlülerin youkailere hep böyle davranması gerektiğini düşünüyor olsam da Gonbei'nin hüznü karşısında ona acımadan edemedim.

Halk arasında anlatılan efsanenin aksini söyleyen Gonbei, dağ ve ormanlarda dolaşan Ameonna'yla bir zamanlar yakın arkadaş olduğunu söylüyor.
O zamanlar genç bir delikanlı olan Gonbei, kuraklığın vurduğu memleketine yağmur getirmeye çalışıyormuş. Köy liderinin sözünü dinleyen Gonbei dağlara Ameonna'nın yardımını istemeye gitmiş.
O tarihte Ame Nine artık genç değilmiş ve dünyada yaşanan birçok değişimin farkındaymış. Yine de dağ ve ormanlarda yaşayan varlıklar, ölümlülere oranla hep daha temiz kalpli ve saf olmuştur.

Sonra ne mi olmuş? Genç Gonbei, dağ ve denizlerde yaşayan varlıkları kandırmak gibi korkunç bir hata yapmış. Bugün bile, bunu memleketini kurtarmak için yaptığını söyler durur.

Gerçekten de Gonbei'nin köyü o sene yoğun yağışlar sayesinde oldukça iyi bir hasat elde etmiş.
Yaptığından çok utanan Gonbei, bir daha dağlara yaklaşmamış ve şehre giderek uzun bir süre boyunca orada yaşamış.

"Özür dilerim." diyen ihtiyar, başını öne eğdi ancak tahta kutuyu almadı.
Karanlık bulutlar ayın önünü kapatmadan önce onun evinden ayrıldım.

Toki Sokağı Hikayeleri (V)

Toki Sokağı Hikayeleri (V)
Toki Sokağı Hikayeleri (V)NameToki Sokağı Hikayeleri (V)
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Toki Sokağı Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionPişmanlıkla dolu bu orta bölüm, ilerleyen bölümlerde ilginç bir hikayeye dönüşebilecek mi?
Mola Vakti

Geçmişte, yani kısa ömürlü ve güçsüz insanlar denizi aşarak bu diyara gelmeden önce, Inazuma'nın tanukilerin vatanı olduğu söylenir.
Tanukiler, doğaları gereği tembel ve kararsız varlıklarmış. Gelecek hakkında endişelenmeyen ve bir günün sorunlarını ertesi güne taşımayan tanukiler için Inazuma, o dönemlerde konforlu bir cennetten farksızmış ve her gün eğlenceyle dolu bir festival havasında geçiyormuş.

En azından ihtiyar tanukiler o günleri bu şekilde anlatıyor.

İlerleyen zamanlarda Kitsuneler denizi aşarak Inazuma'ya gelmiş ve tanukileri savaşmaya mecbur etmiş. Bu büyük savaş ilk başta 800 yıl, sonra bir 800 yıl daha sürmüş. İki taraf da çok büyük kayıplar yaşadığı için geriye barış yapmaktan başka bir seçenek kalmamış. İnatçı Tanukiler bugün bile kaybettiklerini kabul etmiyorlar ama dev Yıldırım Kirazını Kitsunelere bıraktıkları da bir gerçek.

Kitsuneler de oldukça kurnaz ve şekil değiştirme konusunda bir o kadar beceriklilermiş. Söylenenlere göre büyük savaş sırasında da sürekli şekil değiştirip durdukları için birçok zavallının kafası tamamen karışmış ve bu zavallılar kimin kim olduğunu anlayamaz hale gelmiş. Nihayetinde kim olduklarını, ne olduklarını ve hangi tarafta olduklarını hepten unutmuşlar.

Böylece şaşkın youkailerden bahtsız ölümlüler dünyaya gelmiş.

Tanuki klanının uzun zamandır hafızalarda taşınan hikayelerini kendi kendime tekrar ederek dolambaçlı yol ve sokaklarda dolandım.
Maalesef açık bir restoran bulamadım.

Sanırım geri dönme zamanı geldi.
Ayağa kalktım ve Kitsune Amca'nın erişte tezgahının önünde sırtımı esnettim.

Tam o sırada, arkamdan gelen tanıdık bir koku aldım.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton