Dalgaların Hikayeleri

IconNameRarityFamily
Dalgaların Hikayeleri: Gelgitin Gücü
Dalgaların Hikayeleri: Gelgitin Gücü3
RarstrRarstrRarstr
Book, Dalgaların Hikayeleri
Dalgaların Hikayeleri: Hiddetli Fırtına
Dalgaların Hikayeleri: Hiddetli Fırtına3
RarstrRarstrRarstr
Book, Dalgaların Hikayeleri
Dalgaların Hikayeleri: Geri Çekilen Akıntı
Dalgaların Hikayeleri: Geri Çekilen Akıntı3
RarstrRarstrRarstr
Book, Dalgaların Hikayeleri
items per Page
PrevNext
Table of Content
Dalgaların Hikayeleri: Gelgitin Gücü
Dalgaların Hikayeleri: Hiddetli Fırtına
Dalgaların Hikayeleri: Geri Çekilen Akıntı

Dalgaların Hikayeleri: Gelgitin Gücü

Dalgaların Hikayeleri: Gelgitin Gücü
Dalgaların Hikayeleri: Gelgitin GücüNameDalgaların Hikayeleri: Gelgitin Gücü
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Dalgaların Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionLiyue'nin deniz canavarları ile dolu olduğu dönemlerde geçen ve isimsiz bir denizciyi konu alan efsanevi hikaye.
-Gelgitin Gücü-
Ay, yıldız denizinin üzerinde tüm ışıltısıyla asılı dururken, aşağıda uzanan suların üzerinde bir denizci şarkısının mırıltıları yavaş yavaş yükselmeye başladı.

Bir zamanlar, Liyue Limanı'na demir atan büyük bir gemi varmış. Kaptanı, "Kaptan" olarak bilinen ve derinlerdeki korkunç deniz canavarlarının izini sürüp onları avlayan bir adammış.
Geminin gövdesi, kaptanın mutlak cesaretini gösterir bir şekilde deniz canavarlarının iskeletleriyle doluymuş. Buna karşılık, mürettebatın söylediği şarkılarda derin denizlerdeki canavarların avlanmasından pek bahsedilmezmiş. Bu, denizcilerin şan ve şöhretten zevk almayan ve başarılarıyla böbürlenmeyen kimseler olmasından değil, acımasız denizlerde geçirdikleri uzun yılların, onlara kan ve denize dair şarkıların talihsiz zamanların ürünü olduğunu öğretmesindendir.

Elinde kılıcıyla engin denizlere yelken açan kaptan, taşlı kayalıklarda gezerek taşkın akıntılarda yolculuk etmiş. Sert rüzgarlar ve onlardan farksız deniz canavarlarının üzerine doğru korkusuzca dümen kırmış. Bulanık denizlerin altında uzanan karanlık dünyalar, onun için uçsuz bucaksız avlanma alanlarıymış. Sakin suların huzurunu bozmaya cüret edecek herhangi bir canavarın bir sonraki durağı, geminin yan tarafındaki av ganimetlerinin sergilendiği alan olurmuş.

Fakat kaptanın tek bildiği rüzgar ve dalgalarmış, sıradan insanların acı tatlı hayatlarına dair pek bir fikri yokmuş. Çünkü gününün tümü, yalnızca tuzlu deniz meltemi ve balinaların boğuk seslerinin eşlik ettiği avla geçermiş. Mürettebatı, kaptanı sevmekten ziyade ondan korkarmış ve kaya gibi sert mizacı karşısında daima temkinli olurmuş. Kaptanın yelkenlisi, tehlikelerle dolu denize boyun eğmeden sessizce ilerlemeye devam etmiş.

Sadece her zaman pruvanın tepesine oturan genç kız, kaptanın gözlerindeki sevecen ışıltıyı görebilirmiş. Gelgit şarkılarıyla büyülenen ve balinalarla beraber şarkı söyleyen bu kız onun yol göstericisiymiş, gemiyi rüzgar ve dalgaların arasından canavarlarla dolu sulara götürürmüş.

Dümenin başındaki genç kız, denize şarkılarını sunarak her bir dalgalanma ve esinti için şükranlarını belirtirmiş...

"Kulak kesilin derinlerdeki yaratıkların çağrısına ve borayla çarpan dalgaların yankısına.
Deniz ve rüzgar bizden yana olunca, gideceğiz ufkun en sonuna."
"Geçmiş ilahlar ve benim kaptanım da
Eşlik etsin bu engin denizde dümenimize, yön versin pusulamıza.
Her bir denizcinin ruhunu, evim dedikleri limana götürelim en sonunda."

Koronun söylediği şarkının yerini, herkesin acilen yola koyulmasını emreden kaptanın kükremeyi andıran sesi aldı. Kudretli gemi yavaşça limandan ayrıldı ve yolculuğuna başladı, şafağın ilk ışıklarında yavaşça ufkun ötesinde kaybolarak yoluna devam etti.

Her yolculuğun hikayesi böyle başlardı, tıpkı her gün olduğu gibi.

Dalgaların Hikayeleri: Hiddetli Fırtına

Dalgaların Hikayeleri: Hiddetli Fırtına
Dalgaların Hikayeleri: Hiddetli FırtınaNameDalgaların Hikayeleri: Hiddetli Fırtına
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Dalgaların Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionUçsuz bucaksız okyanusun ortasında bir denizci, kadere karşı olağanüstü bir ölüm kalım savaşı verir...
-Hiddetli Fırtına-
"Denizin dipsiz uçurumuna gel benimle, derinlerin uğultusunu dinleyelim.
Deniz ve rüzgar bizi çağırdığında, denizin girdaplı sularına doğru gidelim.
Annemin boş sözlerini duyuyorum, varislerine dua ediyor:
Patlayan rüzgarları, çalkantılı dalgaları aşsınlar,
Kahramanların mızrakları delsin yüreklerini ve ölüm bulsun canavarların ini."

En şiddetli fırtınalarda bile sürekli söylediği şarkıları hiç susmazmış. Genç kızın şiddetli dalgalarla uyum içindeki sesi, kaptanı ölümcül akıntılardan geçirip deniz canavarının ininin olduğu fırtınanın gözüne doğru korkusuzca yelken açtırırmış.

Şimşek ve hortumların başlattığı girdabın üzerinden süzülerek geçen gemi, canavarın tehlikeli sularına doğru ilerliyordu. Çakan şimşeğin parıltısı, korkusuzca kılıcını kavrayan kaptanın silüetini ortaya çıkarmaktaydı.

Kaptanın sabit bakışlarını takiben mürettebatın tek görebildiği, kasvetli bulutların gölgesinde kalan dağ gibi bir silüetti. Uzaklarda inatçı bir şekilde uzanan heybetli figür canavara aitti. Geminin yanlarından sarkan ve bir zamanların korku saçan iskeletleri şimdi önlerinde uzanan, büyük girdabın ortasında sıradağlar gibi uzanan bu korkutucu silüetin yanında yavru canavarlar gibi kalmıştı.

Kaptanın kükreyen emriyle birlikte, mürettebat büyük arbaletlerle alabandadan peşi sıra atışlar yaparak fani korkularını ve sanrılarını, önlerinde kocaman bir duvar gibi uzanan bu devasa bedenin üzerine saldı. Top ve dikenli zıpkın yağmuru canavarın vücudunda korkunç yaralar açıyordu.

Deniz canavarı acı içinde vahşi bir şekilde kükreyerek kızıla dönen dev dalgaların altına kaçtıktan sonra, bütün gücüyle geminin gövdesine vurdu. Darbenin etkisiyle gemi neredeyse alabora olacaktı ve kızıl dalgalar güvertenin her yanını sarmıştı. Tayfa, element tanrılarına lanetler savururken, bu şiddetli pis su sağanağıyla sırılsıklam oldu ama canavarın vücudunu taş ve sivri mızraklarla delmeye devam ettiler.

Gaddar kaptan, kaderin karşısına çıkardığı düşmanlardan zerre korkmazdı. Pruvada oturan genç kızın şarkılarıysa, korkunç canavarın gürleyen kükremelerine karşılık veriyordu. Gemi, canavarın etrafında manevralar yaparken girdap gibi şiddetli akıntıların ortasından geçti. Korku ve öfkelerini kusmak için canavarın keskin dişlerine ve iğneli saldırılarına mancınık, zıpkın, sapan ve hatta ölümlü bedenlerle karşılık verdiler.

Canavarın bedeni yaralarla delik deşik olduğunda ve neredeyse tüm dokunaçları ve pençeleri kesilip koparıldığında, kaptanın gemisinin gövdesi de suyun üzerinde yüzen bir gemi iskeletine döndü. Gemi direğinin neredeyse yarısı kopup gitmişti, toplarından yarısı işlevsiz kalmıştı ve mürettebatın yarısı canavara yem olmuştu. Kaptanın değerli kılıcı bile ikiye bölünmüştü. Bu, küçük bir çocuğun yetişkin birine meydan okuması gibi, kazanması imkansız bir kavgadan ibaretti aslında.

Yaralı canavar, rakibinin artık herhangi bir gücü kalmadığının farkındaydı. Suyun üzerinde cansız yüzen gemiyi yutma iştahıyla suyun yüzeyine doğru çıktı ve ağzını kocaman açarak hamlesini yaptı.

Dalgaların Hikayeleri: Geri Çekilen Akıntı

Dalgaların Hikayeleri: Geri Çekilen Akıntı
Dalgaların Hikayeleri: Geri Çekilen AkıntıNameDalgaların Hikayeleri: Geri Çekilen Akıntı
Type (Ingame)Görev Eşyası
FamilyBook, Dalgaların Hikayeleri
RarityRaritystrRaritystrRaritystr
DescriptionFırtına nihayet dindiğinde ve okyanus yeniden durulduğunda rüzgarın sesi, dokunaklı bir eve dönüş şarkısını andırıyordu...
-Geri Çekilen Akıntı-
Her ne kadar ay, bulutların ardında kalmış olsa da onun şarkısı hiç susmadı.

Suların üstü, fırtınaya rağmen ürkütücü bir şekilde sakinleşirken, parçalanmış gemi dipsiz uçuruma doğru yavaşça sürükleniyordu.
Canavarın kocaman sarmal ağzı ardına kadar açıldı ve derinlerden gümbürtülü bir kükreme geldi. Canavar avından memnundu, gücünü hafife alan bir diğer düşmanının son anlarına tanıklık etmek için taş ve mercanla kaplı gözlerini açtı. Ölmekte olan kaptana doğru bakan canavarın kocaman gözleri, Kaptanın kırılgan bakışlarını ortaya çıkardı.

Anın tadını çıkaran canavar, kaptanın gözlerinin ardında dipsiz uçurumdan da karanlık bir kalp olduğunu gördü.
Üzerlerindeki gökyüzünde son bir şimşek çaktı, canavarın parçalayıcı darbeleriyle ikiye bölünmüş ve kıymık parçalarının sisinde kaybolmakta olan gemiyi aydınlattı. Gemiden gelen çığlıklar bile artık dalgaların sesinden işitilmiyordu.

Ve sonra yine karanlık çöktü... Ta ki canavarın öfkeli kükremeleri karanlık suların üzerinden yeniden duyulana dek.

Kaptan, kırılmış kılıcını canavarın gözüne defalarca sapladı. Pislikle dolmuş dalgaların altında kalana dek ve kırılmış kılıcı, canavarın yumuşak göz yuvarına saplanıp kalıncaya dek sapladı.
Kaptan, sayısız pençe ve kıskaç tarafından kavranmış bir şekilde tehlikeli kaderine doğru adım adım yaklaşırken, canavarın pençeleri parçalara ayrılana dek kanının son damlasına kadar savaşmaya devam etti...

Tuzlu meltemi saran tanıdık bir tını yaklaşırken, canavarın hareketleri de durulmaya başladı.

"Söyleyin benimle, çok sevdiğim bu denize elveda şarkısını,
Deniz ve rüzgar bizden yana dönerse, bilirim ki yakında terk edeceğim bu diyarı.
Büyük kaptan bana sesleniyor, çağırıyor beni geldiğim yere,
Öyleyse unutmayın beni ve kaptanı, siz de söyleyin bu şarkıyı.
Günün birinde bulacaksınız beni uyurken, dipsiz uçurumun derinliklerinde...
Kim bilir? Belki siz de katılmış olacaksınız denizin girdabına çok vakit geçmeden."

Canavarın dev gibi dokunaçları, suyun derinlerinden göğe doğru fırladı ve büyük sütunları yılan gibi sardı ama genç kız yalnızca sırtüstü yatmaya devam edip bu karmaşanın ortasında şarkısını söyledi. Dokunaçlar onu sımsıkı sardığında, keskin pençeleri derisini deldiğinde ve hatta giysileri paramparça olup suyun üstünde yüzmeye başladığında bile veda şarkısını kaptan için söylemeye devam etti.

Sonrasında ise genç kız, canavar tarafından karanlık denizin derinlerine doğru çekilip gözden kayboldu.

Nereden çıkacağı belli olmayan canavarların denizlerde hüküm sürdüğü zamanlarda, denize açılan insanlar bir bir can veriyordu.
Kaptan, hiç bilmediği bir ticaret gemisinin güvertesinde kendine gelmişti. Gemisini ve tüm mürettebatını kaybetmiş, geriye bir tek bu dünyadan olmayan bir deniz şarkısının yankılandığı rüya gibi, anılar ve yaralarla kaplı bedeni kalmıştı.

"Deniz ve rüzgar benden yana olduğunda, denize açılıp onun intikamını alacağım, duy beni ey dalgaların büyülediği genç kız..."

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

TopButton